Üzerinde Türk devleti kurduğumuz ve Türk Milleti olarak yaşadığımız bu zor coğrafyada zaman zaman hep birlikte büyük badireler atlattık. İstiklalimiz ve istikbalimiz için bu uğurda canımızı ve hayallerimizi, içtiğimiz askerlik yeminine sadık kalarak feda ettik. Biz kim miyiz şanlı Türk Ordusunda görev yapan fedakar ve cefakar kahraman astsubaylarız. Havacıyız, denizciyiz, karacıyız 17 yaşında rütbe takmış annesinin kınalı kuzusu askerleriz. Çanakkale'de, İstiklal Savaşımızda, Kore'de' Kıbrıs Barış Harekatında, Güneydoğu ve Doğu'daki hain terör kalkışmasında, terör unsurlarının hakim olduğu yurtiçi ve yurtdışındaki her yerde görev almış görev yapmış şehit astsubaylarız. Kimimiz çok yeni, kimimiz tarih olarak çok eski şehitleriz. Kimimiz sessizce defnedildik, kimimiz mahşeri bir kalabalıkla cennete uğurlandık. Ama hepimiz istiklalimiz ve istikbalimiz için can verdik. Şehitlik tek bir rütbedir. Kimse kimsenin önünde ya da arkasında değildir. Birilerini öne çıkarmak birilerini arkada bırakmak ya da unutmak sadece vefasızlık değildir. Bu bir ayrımcılıktır, bu bir kadir kıymet bilmemektir. Bu ülke için, bu millet için verilen canı görmezden gelmektir
Buradan sormak istiyorum, cevabını da herkes kendi vicdanına verisin. Yaşadığınız yer neresi, hangi şehir bilmiyorum. Nerede, hangi şehirde yaşıyor olursanız olun, acaba aranızda yaşadığı yerdeki şehitliği hayatında bir kez dahi olsa ziyaret etmeyen birisi var mı? Vicdanınıza yoktur cevabını vermenizi çok isterim. Çünkü kimse boşuna şehit düşmüyor. Bu gerçeğin 7'den 70 bilinmesini istiyorum. Bizim unuttuklarımızı, mutlaka unutmayanlar var. Bugün öne çıkarılan şehitlerimizin yanında eski şehitlerimizin olduğunu da hiç unutmayın. Astsubaylar sadece son birkaç yılda şehit düşmedik. Sadece bugünkü şehitleri hatırlamak yetmez. Bizimde annelerimiz, babalarımız, eşlerimiz, evlatlarımız var diyen şehitleriz. Şehit Astsubay Murat Namdar ismi acaba kime ne hatırlatıyor. Şehit astsubay Murat Namdar ismini hatırlayan acaba kaç kişiyiz. Bu şehidimizi yok sayabilir miyiz? Sadece bu şehidimiz değil bunun gibi niceleri var. Şehit annesi Pakize Akbaba'nın biricik oğlu şehit Astsubay Namık Ayhan Akbaba, 1993'de şehit oldu ismini hatırlayan kaç kişiyiz. Astsubay Cengiz Gülcü 2008'de vatanı için Şırnak'ta şehit düştü cenaze töreni çok kalabalıktı bu ismi unutmuş olabilir miyiz? 1994'de şehit düşen Astsubay Serhat Gencer ismi unutulabilir mi?1992'de sivil ve silahsız oldukları halde terör örgütünün Pamuk geçidinde yol kesme eyleminde Astsubay oldukları için hunharca şehit edilen İlhan Hamlı'yı, Mustafa Karaçimen'i, Erkan Iğdır'ı, Naci Yıldırım'ı unutanın kanı kurumaz mı? Maalesef çok unutkanlar var. Unutmayanlar olduğu gibi unutanlar var. Bu şehit astsubayları ve diğer şehit astsubayları unutmak teröristleri sevindirmez mi? Şehit astsubaylar ne önde ne de arkada olmak istemiyor. Diğer şehitlerimiz gibi hepimizin ortak rütbesi şehitliktir. Erimiz, erbaşımız, uzmanımız, astsubayımız, subayımız hep biriz. Şehitlik tek rütbedir…
Günümüzde iletişim olanakları çok ileri, hiçbir şey gizlenemiyor. Hiçbir şey dünyadan saklanamıyor. Anında olanı biteni herkes öğrenebiliyor. Özellikle 1990'lı yılların başında 1992-1993-94 yıllarında ülkemizin Doğu ve Güneydoğusunda terör olayları canımızı çok yaktı. Birçok kınalı kuzumuzu şehit verdik. Bu dönemde birçok şehidimizin cenaze törenini adeta sessizce kaldırdık. Duyulmasından rahatsızlık duyanlar oldu. O şehitleri sessizce duyurmadan kaldırmak şehitlerimizin kemiklerini sızlattı, yakınlarını da çok üzdü. Bunlar bu ülkede yaşandı. Şimdi öyle mi sonunda yalnızlık olsa da binler, on binler mahşeri bir duyarlılıkla şehidinin yanında camilerde dualar ve selalar yarışıyor… Şimdi birilerini öne çıkaranlar geçmiş yıllarda şehit düşen bütün şehitleri de ayrımsız hatırlar mı? Geçmişini unutan bugünü de unutmaz mı? Unutulmak vurulmaktan da kötü. Hiçbir şehidi unutmayalım. Ruhları şad mekanları cennet olsun.