Bu bizim sloganımızdı; biz ülkücüler haykırırdık kaldırdığımız cenazelerin ardından. Şimdi artık bütün bir millet haykırıyor o sloganı, tıpkı diğer sloganlarımız gibi. Tekbir de bizimdi 'Ya Allah, Bismillah, Allahû Ekber' ne güzeldi. O da artık her şehit cenazesi sonrası üzgün ve öfkeli kalabalıkların ağzından 'şehitler ölmez vatan bölünmez' sloganına eşlik ediyor.

Mehmet Akif Ersoy 'Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan, şüheda' derken acaba sadece 780 bin kilometrekarelik eldeki son vatan toprağını mı kastediyordu yoksa Kafkaslar'dan Balkanlar'a, Kırım'dan Garp Ocakları'na, Hicaz'a, Yemen'e uzanan 16 milyon kilometrekareye yakın Osmanlı coğrafyasını mı? Ya da Altaylardan Tuna'ya daha büyük bir Türk dünyasını mı? Bilmiyorum; bilsem de bilmesem de ne fark eder ki, hepsi de bizim ve hepsi de şüheda fışkırmaya hazır, sıkan bir el olsa, olabilse.

Bu topraklar, bu din ve bu millet uğruna biz asırlarca kan verdik, can verdik, hala da veriyoruz. Koç yiğitlerimiz tertemiz alınlarından vurulup kara toprağın bağrına girdi ve hala giriyor bir gül bahçesine girercesine. Ne yazık ki artık eski coğrafya yok elimizde, o coğrafyanın çok küçük bir parçasına sığınıp ve sıkışıp kaldık biz Batı Türkleri. Batı Trakya'da, Bulgaristan'da kan ağlamakta soydaşlarımız. Kerkük'te, Telafer'de, Tuzhurmatı'nda kah Peşmerge vurur Türkmeni kah Arap askeri. Halep'te ölen Türkmendir, Türktür, tıpkı Sincan'da, tıpkı Karabağ'da olduğu gibi.

Milyonlarca şehit yatar Balkan topraklarında. Şehitler bizim, hatıralar bizim, ne yazık ki Balkanlar artık bizim değildir. Tamam; dinimizin emridir 'ölü' demeyelim aziz şehitlerimize, tamam onlar ölmemiştir ama vatanımız Asya ve Avrupa diye ikiye bölünmüş ve Avrupa'daki anavatanımız elden gitmiştir. Akıl almaz gafletler ve ihanetlerle…

Bu devleti yönetenlerin, bu ülkede siyaset yapanların ve bu topraklara sevdalı hemen herkesin yakın tarihimizin bu en acı sayfasını tekrar tekrar ve büyük bir dikkatle okuması şart. Balkanlar'ı bilmeden Ortadoğu'yu anlamak, Balkanlar'da kurulan tezgaha vakıf olmadan Ortadoğu'daki tuzakları görmek mümkün değil.

Evet; Balkanlar 'askerlik tarihimize sürülmüş bir namus lekesidir' ama aynı zamanda siviller için de bir namus lekesidir. Bizi bir anavatan kaybına götüren hatalar sadece askeri değildir, ondan çok daha önce ve daha da önemli olan sivildeki gafletimizdir, ihmalimizdir, adam sendeciliğimiz, bilgisizliğimiz ve kafadaki, gönüldeki, fikir ve imandaki parçalanmışlığımızdır.

Etrafımızı kuşatan tehlikelerle, akıl ve bilginin rehberliğinde yiğitçe yüzleşmediğimiz, bizi bekleyen tuzakları siyasetin sanal dünyasının yalan söylemlerine ve partizanlığın taasubuna feda ettiğimiz sürece, Allah korusun, daha büyük acılarla karşılaşmamız kaçınılmaz olur.

Tarih sadece kendisinden ders alanlar için tekerrür etmezmiş.