n

n

n 17 Ocak 2013. Saat 14.30, İstanbul- Televizyonlar görmezden geliyor, bilgi alabilir miyim diye internette geziniyorum. Merkez medyanın üç gazetesine bakarsanız; her şey günlük güneşlik. Resimler çok uzaktan ve sıradan, ne kalabalığı yeterince veriyor ne de bu tür gösterilerin olmazsa olmazı PKK bayraklarını gösteriyor. Hürriyet’in internet sitesine bakarsanız zaten böyle bir şey yok. Hürriyet’in haberine göre “PKK’nın üst düzey yöneticilerinden Sakine Cansız, Kürdistan Ulusal Kongresi Paris Temsilcisi Fidan Doğan ve PKK’nın gençlik kadrosundan olduğu belirtilen Leyla Söylemez için Paris’te düzenlenen tören sırasında tabutlarının üstüne konulan PKK örtüsü, uyarıya gerek kalmaksızın cenazelerin kargo sorumlularına teslim edildiği sırada” aldırılmış.

n

n Milliyet’te aynı havada, resimler orada da bir şey anlatmıyor, sanki sıradan bir cenaze töreni, orada da PKK bayraklarından, konuşmalardan eser yok. Oh ne ala, ne güzel, gerçekten de barış gelecek diye seviniyorum ve rahatlıyorum. İçime ilk şüphe Vatan Gazetesi’yle düşüyor. Gerçi onlar da diğerlerinden farklı değiller ama boş bulunmuşlar bir resim karesini yanlış bir açıdan çekince ve galiba fark etmeden de basınca, kaldırıldı denilen PKK bayrağı bezler olduğu gibi ortaya çıkmış.

n

n Kurt düştü ya içime bir kere, bırakıyorum merkez medyayı biraz da PKK yandaşı ya da Kürtlüğe ve Kürtçülüğe sempatiyle bakan Özgür Gündem’le Evrensel’in sitesine giriyorum. Aman Allahım o ne öyle? Kalktı denen bez parçaları tabutları olduğu gibi kaplamış, ne kalkması? Ve o konuşmalar, meydan okuyan konuşmalar, “barış” sözcüğünün arkasına gizlenmiş savaş daveti konuşmalar... Kimler yok ki konuşanlar arasında ve neler yok ki o sözlerin içinde, duyan kulaklar, gören gözler ve hisseden kalpler için en açık mesajlarla dolu neler yok ki?

n

n Evrensel Gazetesi meydanı aynen şöyle anlatıyor: “Savaşan özgürleşir, özgürleşen güzelleşir, güzelleşen sevilir pankartının açıldığı alanda yüz binler, Hepimiz Sakine yiz , Hepimiz Leyla yız , Hepimiz Fidan ız lolipop dövizlerini ellerinde taşıdı. Alanda çok sayıda PKK Lideri Abdullah Öcalan ın fotoğrafları taşınırken, kadınlar PAJK bayraklarını açtı. PKK bayraklarına sarılı tabutlar kadınların omuzunda hazırlanan platformlara konuldu. Kadınlar, tabutların etrafında çember oluşturdu. Yüzbinlerce kişi hep bir ağızdan Şehîd namirin ve Güneşin yoldaşları ölümsüzdür sloganları attı.Konuşmaları okurken ben yoruldum, siz yorulmayasınız diye kısa alıntılarla bir derleme yaptım. İşte o konuşmalardan bazı bölümler:

n

n

n

n Bu sözler Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’e ait:“Bugün bilin ki Amed kenti Amed zindanı ki siz barış tohumunu atmıştınız bugün özgürlük ormanına dönüşmüş. Çok yaşasın yoldaşların, çok yaşasın ve direnişin hep yaşasın. Sakine yoldaş Seyid Rıza nın torunudur. Onun bayrağını taşıdı ve bugüne getirdi. Söz veriyoruz annelerin gözyaşları üzerine söz veriyoruz o bayrak Kürt halkı özgürleşene kadar dalgalanacak. Özgürlüğe, eşitliğe ve onurlu bir barış gelene kadar sizlerin takipçisiyiz.

n

n Şu sözler de bizim bazı liboşlarca bir barış güvercini ve akil adam olarak sunulan Ahmet Türk’e ait:“Biliyoruz özgürlük mücadelesinin bedelleri çoktur. Özgürlük dışında Kürt halkı hiçbir şeyi kabul etmemektedir. Onların huzurunda saygıyla bütün Kürdistan şehitlerinin önünde saygıyla eğiliyorum. Haklıyız, güçlüyüz, özgürlüğü kazanacağız.

n

n Aysel Tuğluk da “ özgürlük bayrağını yere düşürmemek için söz verenler arasında:”Onların özgürlük bayrağını sonuna kadar taşıyacağız. O bayrağı tüm Kürdistan halkı tüm Kürt kadınları ve dostları onurla ve gururla taşıyacaktır. O bayrak yere düşmeyecektir.

n

n Ve son sahne, Evrensel’den olduğu gibi aktarıyorum: Leyla Şaylemez in babası Cumali Şaylemez ise, Merhaba Amed halkı. Ben de Leyla nın babası olarak sizden bir ricada bulunuyorum. Leyla Amed in gelini oldu. Sizler bugün Leyla’nın ailesisiniz. Sizlere Kim kazandı kim kazandı diye soracağım sizler de Öcalan, Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez deyin dedikten sonra Kürtçe Ki serket ha ki serket (Kim kazandı kim kazandı) diye sorunca kitle hep bir ağızdan Öcalan serket diye yanıtladı. Aynı şeyi tekrarladığında ise yüzbinler hep bir ağızdan, Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Şaylemez diye yanıtladı.

n

n Şimdi anlaşıldı mı başlığa niye ‘Apo serket’ yazdığım? Apo serket! Tamam anladık Apo kazandı da biz ne kazandık? Ya da ne kazanacağız? Hani son yılların modası “kazan kazandır” ya, onun için sordum. Ne de olsa biz Türkler de bu devletin vatandaşı, bu milleti mensubu ve en az bin yıldan beri de bu vatanın sahibiyiz… Bilmek bizim de hakkımız…

n

n

n