Kaç asrın acısı sonunda oluştu o 'Allah sıralı ölüm versin' duası, bilmiyorum. Kader bu yaz sırayı bozdu, önce Vedat'ı aldı bizden dün gece de Emine'yi. Vedat dayımın çok sevdiğim oğluydu, Emine de canımdan bir parça, annem ve babamın çok sevdikleri kızları, benim dünya tatlısı kız kardeşim. Sadece benim değil, Nazlı'nın, Şükrü'nün, Metin'in, Nihal ve Filiz'in de.

Büyük büyük babaannemiz Mülazım Emine'nin adını vermişti babam merhum ona. Mülazım Emine'yi anlatılanlardan sevdik, bizim Emine'yi ise tanıyarak. Kara kuru biz kızdı, r'leri telaffuz edemezdi, dediklerini sadece biz anlar yabancılara tercüme ederdik.

O kara kuru kız büyüdü, okudu, öğretmen oldu, yüzlerce, binlerce yavruya öğretmenlik, iki aslan gibi evlada, iki pırıl pırıl geline annelik, nur topu gibi iki yavruya babaannelik yaptı.

Üç ay kadar önce bir küçüğü kız kardeşine 'Namaz dualarını unutmaya başladım' diye yakınmış. Acı gerçek, o zaman çıktı ortaya. Habis ur beynine yerleşmişti. Ameliyat oldu, umutlandık, umudumuz kısa sürdü ve ecel dün gece onu bizden aldı, annemizin babamızın yanına taşıdı.

Hepimiz severdik ama babam daha bir başka severdi. O bizden uzakta Kayseri Kız Öğretmen Okulu'nda yatılı okurken babam 'Kınamı yaktın eline Eminem/Girdin gelinlik çağına Eminem/ İşte sana düğün dernek/Vursun davul çalsın zurna/ Eminem ah Eminem' türküsünü söyler ağlardı. Şimdi biz ağlıyoruz Eminemize. Ve 'nurlar içinde yatması' için dua ediyoruz Yüce Allahımıza. Nurlar içinde yat bacım, nurlar içinde yat.