Tartışmalar niyeyse hep tek yönlü oluyor. Yasal mı değil mi diye bakıyoruz da aynı zamanda bir de 'ahlaki mi değil mi' diye hiç sormuyoruz. Yasallık bize yetiyor, yasalın ahlakiliğine hiç mi hiç bakmıyoruz.
Seçmenler kaydırılıyor hem de akıl almaz sayılarda. Geçmişte çok iç göç alan il ya da ilç merkezleri hızla boşalıyor, bir zamanlar boşalan köyler yeniden aynı hızla doluyor. Seçmenler oradan buraya buradan oraya savrulup duruyor. Tanıdığımız insanlardan, kimi muhtarlardan ve siyasilerden öyle hikayeler duyuyoruz ki şaşırmamak imkansız.
Bir zamanlar yani benim çocukluk, gençlik yıllarımda masraf kapısıydı muhtarlık. Köye gelen devletliyi de garip gurebayı da muhtar ağırlardı. Misafirin ağırlığına ve muhtarın ağalığına göre ya bir kuzu kesilirdi ya da bir horoz. Artık muhtarlık bir meslek, artık iş, geçim kapısı. Şu ortamda bayağı iyi sayılacak bir maaş, sosyal güvenceler ve hepsinden önemlisi babadan deden miras silah tutkumuzun karşılanması.
Bunlar muhtarlığı cazip kılarken 'aday kaydırmanın' yolunu da açıyor. Kentlerden köylere eş dost akrabalar taşınıyor ya da kendileri geliyor seçmen olarak. Ne gelmesi canım, aslında henüz gelen giden yok, her şey kağıt üzerinde, kayıtlar geliyor, kayıtlar gidiyor. Kendileri de seçimden bir iki gün önce gelecek ve bir iki gün sonra da gidecekler.
Yasal mı? Herhalde yasaldır ama ahlaki mi? Durduğunuz yere ve bakış açınıza göre değişir cevabı. Taşıyan ve taşınansanız 'ahlaki' demeniz daha kolaydır ama ne taşınan ne de taşıyansanız sizin için kolay olan da 'ahlaki değil' demektir.
Daha önce çok az yerde ve oldukça az duyulan seçmen kaydırmasının muhtarlık seçimleriyle birlikte aşırı artması bir başka tehlikenin de habercisidir aynı zamanda. Kutuplaşmanın, kamplaşmanın ve Allah korusun çok ciddi çatışmaların habercisi. Birilerinin ya da tüm toplumun bu gidişe dur demesi gerektiğini düşünüyorum. İnşallah dur denilir.