İstanbul!
Nice milletlerin ve nice kahramanların gözdesi, Leylası!
İstanbul!
1130 yıllık tarihi harmanlayan taşı-toprağı ve hatta denizi altın olan şehirlerin Kraliçesi…
İstanbul!
Napolyon'un seni alıp hayal ettiği dünya imparatorluğunun başkentine layık gördüğüsün sen!
İstanbul!
Sana aşık olan nice mecnunları ret ettin ama, sıra bize gelince dayanamadın …
28 Mecnun'u şiddetle başından savdın ama 29.da direnemedin.
İstanbul!
Sen Müslümanların da aşkıydın.
Peygamberimiz(sav), senin fethini müjde dolu haberlerle bildirdi. Bunun için de her komutan ve askerin hayalinde kavuşmak istediği bir sevda idin.
Seni yönetenler, seni istismar ettiler. Kat kat taşlarla ördükleri kalelerine güvendiler. Ülkemde kardeşi kardeşe kırdırmak için ellerinden geleni yaptılar.
Atalarımı Anadolu'dan Trakya'ya geçirmediler. Ticaretimizi engellediler.
Avrupa'yı aleyhimize kışkırttılar. Haçlı seferleri organize ederek seni kirlettiler!
İstanbul!
Seni kendinden çıkarmak isteyen zalimlere karşı sonunda , 'BİZANS'TA LATİN ŞAPKASI GÖRMEKTENSE, TÜRK SARIĞI GÖRMEYİ TERCİH EDERİM.' Demek zorunda kaldın.
Biz geldik adaletimizle…
Ama sen sonradan ağlatıldın ve de ağlamaya devam ediyorsun..
Ayasofya camii, senin görmek istediğin adalet ve kurtuluş sembolü sarığın sembolüdür. Hep birlikte ağlıyoruz. Çünkü onu cami yapan ruh ölmüştür.
Diriltici Sur'u üfleyecek bir ruh bekliyoruz. Birlikte güleriz inşallah…
Selam ve dua ile…