n

n
n
n
n
n
n Ne yıllardandır yorgunluğum ne de yollardan. Bu yola çıkan herkes, bu yolu değil ama bu yoldaki yolculuğunu er veya geç tamamlayacak. Yolculuğun ne kadar sürdüğü değil önemli olan, nasıl geçtiği ve neye yaradığıdır? Ve geriye neyin kaldığı, daha doğrusu neyin kalacağıdır?
n
n
n
n Yorgunluğum, yol arkadaşlarındaki vefasızlıktan, tükenmişlikten, döneklikten ve bilhassa da döneklikten. Yol arkadaşı dediysem yanlış anlaşılmaya, şükürler olsun, benim şahsi yol arkadaşlarım kavi adamlardı. İnandılar, yola çıktılar ve bir daha dönmediler. Ne sattılar ne de satıldılar. Kimisi Hakk’a yürüdü, kimisi o yolun sona yakın noktasında ve hala aynı kararlılıkta. Allah ölenlere rahmet, kalanlara hayırlı ömürler ihsan eylesin.
n
n
n
n Benim üniversite yıllarından başlayarak bir ideali ve bir mücadeleyi paylaştığım arkadaşlarım dönmedi ama bizim hareketimiz benim arkadaşlarımla sınırlı değildi. Biz bir değilsek bin de değildik. Halbuki, hareket binler, on binler, yüz binler, milyonlarla tek bir resimdi. Tek bir yürek, tek bir bilek ve tek bir bedendi. En azından biz öyle olduğunu sanıyorduk. Değilmiş, o orman resminin içinde nice çürük ağaçlar da varmış, bunu acı ve nefretle öğrendik.
n
n
n
n Bunu sadece biz değil, bu ülkede idealizm adına yola çıkan başkaları da en az bizim kadar hatta bizden daha büyük acılarla öğrendi. Gençliğin dik omurgalarının orta ve hele de elliden sonraki bir ayağı çukura yakın yaşlarda güç karşısında doksan derecelik bir açıyla eğilmesini kimi tiksintiyle, kimi nefretle ama hemen hepsi de şaşkınlıkla izledi.
n
n
n
n Yorgunluğumda döneklerin payı elbette var ama tek neden bu değil. Bundan daha önemlisi ‘ihtişamlı tarihine uygun muhteşem geleceği’ için ömrümü verdiğim ve hep kutsadığım milletimin giderek artan ve giderek kendi felaketini hazırlamaya yönelen tertiplere umursamazlığı ya da kurtuluştan umudunu kesmişliği. Umursamazlığı mı umutsuzluğundan doğuyor yoksa umutsuzluğunun temelinde geçmişteki umursamazlığı mı var? Ya da her ikisi de mi? Bilmiyorum.
n
n
n
n Ben eskiden beri ‘Devlet yorulmaz, çeteler yorulur’ derdim, ‘Kahramanlar yenilmez hainler yenilir’ diye dayatırdım. Bunda da yanıldım hissi var içimde. Tarihin en eski ve en köklü devletinin yorulduğunu düşünmek bile yoruyor beni. Bir de ‘kökü tarihin derinliklerinde olan ve var olma iradesi’ bugüne kadar çok defa sınanan ve her sınavı başarıyla atlatan bu asil milletin bu umursamazlığı ve umutsuzluğu.
n
n
n
n Yorgunum ama yatağa düşmüş, yorgunum ama pes etmiş değilim. İçimdeki umut ve milletime olan köklü inanç her şeye rağmen beni hala ayakta tutuyor. Milletimin ‘yeter artık’ diye ayağa kalktığını ve kendi adının kendi vatanından, kendi anayasasından silmek isteyenlere ‘dur’ dediğini görünceye kadar da yıkılmayacağım.
n