SONSUZA KADAR ANNESİNİN MAVİ GÖZLÜ PAŞASI
ŞEHİT ASTSUBAY İSTİHKAM TEKNİSYEN KIDEMLİ ÜSTÇAVUŞ İLHAN HAMLI
BİR KARDEŞ
UNUTMADIK UNUTMAYIN UNUTTURMAYIN
31. YILINDA PAMUK GEÇİDİ ŞEHİTLERİMİZİ ANIYORUZ
18 Nisan 1992 -18 NİSAN 2023
10.BÖLÜM

Kars Havaalanından asker selamı ile uğurlanan içinde Pamuk geçidinde şehadet şerbeti içen 4 güzel astsubayın Türk bayrağına sarılı tabutlarının olduğu şehitlere refakat eden askerlerin dışında aynı zamanda bazı şehit yakınlarında şehitleriyle birlikte uçtuğu Türk Hava Kuvvetlerine bağlı askeri kargo uçağı tahmin edilen sürede Samsun semalarındaydı. Şehit yakınlarının hiç bitmeyecek hissine kapıldığı askeri uçak yolculuğunun Samsun bölümünün sonuna gelindiğini askeri uçak pilotunun yaptığı iniş anonsu ile anlaşıldı. Her ne kadar uçağın Samsun Havaalanına iniş bilgisi önceden verilmişse de önceden tahmin edilemeyen bir engelin bu inişe engel olabileceği olasılığı her zaman vardı. Bu yüzden Samsun Havaalanı pistine bir kartal gibi süzülen askeri uçağın ilk denemesinde büyük bir motor gürültüsü ile tekerlerinin iniş için piste temas etmesi Samsun yolculuğunun sonuna gelindiği müjdesi gibiydi. Uçağı önce havada sonrasında ise büyük bir gürültü ile pistte gören havaalanında bir köşede inişin tamamlanmasını bekleyen şehitlerini karşılamaya gelen çok az sayıdaki yakınları ve görevliler Havaalanın bir köşesine park ederek motorlarını durduran Hava Kuvvetlerine ait askeri uçağın bulunduğu yere kontrolsüz bir şekilde koştular. Havaalanın kendi görevli polisi vardı. Piste şehitleri karşılamak için giren kimseye polis engel koyup bir zorluk çıkarmamıştı. Havaalanında takviye polis yoktu. O yıllarda maalesef bazı şeyler doğaçlama gelişiyordu. Halbuki bu uçak sıradan bir yolcu uçağı değildi. Uçağın yolcuları da sıradan yolcular değildi. Askeri uçak bir şehit annesini , vatan için canından vazgeçmiş annesinin mavi gözlü paşasını ve diğer ana kuzularını taşıyordu.

Kars Havaalanından, Kars 14'ncü Mekanize Piyade Tugay Komutanı ve şehitlerin silah arkadaşları tarafından uğurlanan şehitlerin Samsun Havaalanında karşılanmasına Samsun protokolünden gelen hiç kimse yoktu. Bu karşılamada sadece Samsun Merkez Komutanlığına bağlı İnzibat Askerleri ve başlarında ise adının Hasan olduğunu öğrendiğimiz Komutanları olan bir Astsubay Kıdemli Üstçavuş bulunuyordu .Havaalanındaki şehitlerin karşılanmasında bütün kontrol ve yönlendirmeyi de o İnzibat Astsubayı yapıyordu. Samsun Havaalanında ne zamandan beri Kars'tan geleceği bildirilen askeri uçağın inişini şehit cenazelerini teslim almak için iki ambülansla birlikte bekliyordu bunu bilmiyorduk. Samsun Havaalanı pistine askeri uçağın inişi ile birlikte yaşanan o koşuşturmada uçak arka kapağını açarak bekleme yapmadan Niksar'a nakli yapılacak olan Niksar'lı Şehit Astsubay Naci Yıldırım'ın ve Samsunlu Şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın Türk bayrağına sarılı naaşlarını Samsun Merkez Komutanlığından görevlendirilen İnzibat askerlerine uçağın içinde teslim ettiler. Şehit cenazelerinden İkisini sırasıyla teslim alan askerler ,uçaktan omuzlarında indirdikleri Türk bayrağına sarılı tabutları askeri disiplin içerisin de taşıyarak Havaalanı pistinde bekleyen ambülanslara gidecekleri yerlere nakledilmek üzere yerleştirdiler. Niksarlı Şehit Astsubay Naci Yıldırım'ın cenazesi Kars'tan cenazeye refakat eden bir astsubayla birlikte Niksar'dan gelen yakınlarıyla ambülansla bekleme yapmadan Samsun Havaalanından gözyaşları arasında kader arkadaşı şehit yakınlarını birbirlerine el sallayarak askerlerde selam durarak hep birlikte uğurladılar. İlhan Astsubayın Türk bayrağına sarılı tabutu ise Samsun Asker Hastanesine ait bir ambülansa yerleştirilmişti. Çünkü İlhan Astsubay'ın cenazesi bir gün sonra Salı günü Büyük camiide öğle namazına müteakip kılınacak olan cenaze namazından sonra Samsun Asri Mezarlığı Şehitliğinde askeri törenle defnedilecekti.

Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait askeri uçak şehit Astsubay Naci Yıldırım'ın ,Şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın naaşlarının uçaktan indirilmesinin hemen peşinden arka kapısını kapatarak bekleme yapmadan uçaktaki son iki şehidimizle birlikte Ankara İstikametine asker selamı çakarak hüzünlü bir şekilde Samsun Havaalanı pistinden motor gürültüsü ile bulutların arasına dalarak bir anda kaybolup gitti. Havaalanındaki hüzün dolu küçük hareketlilik şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın Kars'tan şehitleriyle birlikte Samsun'a uçakla gelen annesinin ,babasının ,ağabeyinin, eşinin ve kızının ;akrabaları ,komşuları , sevenleri ,arkadaşları tarafından gözyaşlarıyla karşılanmıştı. Kimsenin elinden gözyaşı dökmekten başka bir şey gelmiyordu. Şehitlerin yakınları, şehitleriyle birlikte son iki günde ne çok gözyaşına ortak olmuştu. Bu durum gerçekten çok sevimsizdi. Gözyaşları ciğerlerinizi paramparça ediyordu. Dayanmak kolay olmuyordu. Sürekli gözyaşı döken insanlara sarılmak güzel bir şey değil. Üç gündür şehit yakınlarının yaşadıkları kimi ilgilendiriyordu? Bu acının sahipleri dışında kimi ilgilendiriyordu? Eski Samsun Havaalanına bitişik diyebileceğimiz kadar çok yakın mesafede Esentepe Kışlasının tam karşısındaki Samsun Asker Hastanesi Şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın Türk bayrağına sarılı naaşını misafir etmek için sabırsızlıkla bekliyordu. Samsun Asker Hastanesi yürüme mesafesindeydi. Şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın ağabeyi Ayhan Hamlı kardeşinin naaşını götüren ambülansla birlikte Samsun Asker hastanesi morguna inzibat askerleriyle birlikte giriş yapmıştı. İnzibat askerlerinin başındaki görevli Komutan Hasan Astsubay tabut al komutu ile birlikte Samsun Asker Hastanesi morguna bakan görevliye bir gecelik misafirlik için hızlıca teslimini gerçekleştirmişlerdi.

Şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın Ağabeyi Hasan Astsubayı ,kardeşinin son kez soğuk yüzünü görme isteğine olmaz yanıtını veriyordu. İlhan Astsubayın ağabeyini ikna etmek mümkün olmuyordu. Sonunda Hasan Astsubay pes ederek yarın sabah için hastane morgunda şehit ağabeyinin isteğine nihayet olumlu bir yanıt vermişti. Sabahın ilk saatlerinde şehit ailesine son kez şehit Astsubay ilhan Hamlı'nın soğuk yüzünü gösterecekti. Şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın yakınları şehitleri Kars Devlet Hastanesi morgunda iken tabutunu açtırıp yüzünü görmek istemişlerdi ama bu talepleri geri çevrilmişti. 20 Nisan'ı 21 Nisan'a (1992) bağlayan hüzünlü gece elbette eninde sonunda güneşle buluşacaktı. Şehit ailesinin şimdilerde yanlış bir kararla kapatılmış olduğunu düşündüğü ve söylediği kapatılmış Samsun Asker Hastanesinde sabahın ilk saatlerinde askeri tören öncesi şehitlerinin soğuk yüzüyle buluşmak şehit ailesi için anlamlı bir buluşma olacaktı. Şehidin annesi,babası ve ağabeyi aylardır görmediği haftada en az bir kez sabit telefonla görüşüp hasret giderdikleri Şehit Astsubay İlhan Hamlı ile en acı buluşmayı gerçekleştireceklerdi. Son üç gecenin tüm uykusuzluğu ,tüm yorgunluğu şehit ailesinin tüm bedenini kuşattığı halde şehit astsubay İlhan Hamlı'nın babaevindeki yoğunluk kimsenin uyumasına bile müsaade etmemişti. 21 Nisan 1992 günlerden Pamuk geçidi şehitlerinin cennette toprakla buluşma günüydü. Bir gün öncesinden şehit ailesi tarafından kiralanan servis minübüsü sabahın erken saatinde Şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın babaevinin bulunduğu Samsun'un ilkadım İlçesi Yenidoğan Mahallesi adresindeki tek katlı binanın bulunduğu evin önünde şehit yakınlarını Samsun Asker hastanesine gitmek için bekliyorlardı. Yoğun bir koşuşturmanın ilk adımı şehit evlatla hastane morgunda gerçekleşecekti. Şehidin ağabeyi ve diğer yakınları anne,baba ,eş ,teyze ,hala, dayı Sabahın erken saatlerinde hastane bahçesine gelmişlerdi.

Hasan Astsubayla buluşmuşlardı. Hasan Astsubay bir gün önce verdiği sözünü unutmamış, ısrarla şehidin ağabeyine şehidin tabutu başında kimsenin taşkınlık yapılmamasını kendisini zor durumda bırakmamamızı istiyordu. Daha önce başka şehit cenazelerinde çok zor durumda kaldığını şehidin yakınlarının tabutun açılmasıyla cenazeye sarılıp bırakmak istemediğini kendisine zor anlar yaşatıldığını anlatmıştı. Ailenin derdi sadece son kez Şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın soğuk yüzünü görmekti. Bir daha hiç göremeyeceklerini bildikleri mavi gözlü paşalarının güzel yüzünü görmek istiyorlardı. Sorunda buradaydı şehidin yüzü ne haldeydi nasıl bir görüntü onları karşılayacaktı. Hasan Astsubay görevi gereği öyle şehit cenazeleri görmüştü ki ,endişesi korkusu bu yüzdendi. Şehidin ağabeyi kendisinin şehitlerinin otopsisinde kimlik tespitine katılan Astsubay arkadaşı ile bizzat görüştüğünü onun verdiği bilgiye göre de cenazenin görülmeyecek halde olmadığının kendisine söylendiğini anlatmış ,Hasan Astsubayı rahatlatmıştı. Askeri Hastane morguna ilk önce şehidin ağabeyi ,dayısı ile birlikte Hasan Astsubay girmişti. Üzerindeki bayraktan arındırılan içi çinko kaplı tabutun kapağı bir keser yardımı ile açıldıktan sonra İlhan Astsubayın kefenlenmiş yüzü açılarak bakıldığında İlhan Astsubayın mavi gözlerinin açık yüzünün hafif terli olduğu ağabeyinin dikkatinden kaçmamıştı. Onlarca kurşun yarasına rağmen İlhan Astsubay en son gördüğümüz gibi diye içinden geçirmişti dayısı ve ağabeyi. Çok fazla beklemeden kapıda bekleyen şehidin annesi ,babası, eşi ve diğer yakınları morga İlhan astsubayın son halini son kez görmeleri için alınmıştı. Kimse taşkınlık yapmadı annesi oğlunun açık mavi gözlerini elleriyle kapatmaya çalıştı. O sırada şehidin babası bugüne kadar hiç kimsenin tanık olmadığı kadar üzgün ve yıkılmıştı ki yakınlarının yardımı ile yere yığılmaktan son anda kurtarılarak dışarıya çıkarıldı. Baba yüreği şehidinin son halini görmeye daha fazla dayanamamıştı bayılmak üzere iken farkedilerek dışarıya çıkarılmıştı. Bir baba için büyük bir acı ve talihsizlikti. Bir daha hiç göremeyeceği evladının soğuk yüzünü görmek kaldıramayacağı kadar ağır gelmişti. Bunun üzerine görevli astsubay şehidin ağabeyinden görüşmeyi bitirmelerini rica etmişti ki görüşmeyi sonlandırarak ,şehidin babaevine kendi imkanlarıyla kiraladıkları araçla tekrar dönüş sağlamışlardı. Şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın tek katlı babaevi cenazeye gelen kalabalığı almamış herkes kapı önüne yığılmıştı. Sizin misafirlerinizin evinize sığmadığı oldu mu hiç? Eğer misafirleriniz evinize sığmıyorsa bunun sebebi evinizin küçük olması değil yüreğinizdeki acının büyük olmasındandır. Helallik için son kez İlhan Astsubay babaevinin önüne getirilecekti .Bunun için mahalle kahvesinden büyük bir masa şehidin babaevinin önüne getirildi,masanın üzerine masa büyüklüğünde TEK GIDA İŞ Sendikasından getirilen bir bayrak seridi masa hazırlandı. Çok geçmeden küçük bir askeri araçla inzibat askerleri tarafından şehidin Türk bayrağına sarılı tabutu babaevinin önüne getirilerek daha önceden hazırlanan masanın üzerine konuldu. Devletin görevlendirdiği değil ailenin yakını olan bir hoca tarafından mahalle halkından helallik alındı yine konuşmayı da şehidin dayısı yaptı .Şehidin dayısının yaptığı veda konuşması herkesi duygulandırdı. İlhan Astsubay en son Kasım 1991'de kısa bir süreliğine geldiği babaevinin bu defa kapısından bile içeriye girememişti. Kim böyle bir son vedayı öngörebilirdi ki, hayat hepimiz için büyük bir süprizdi. Şehidin annesi Bedriye hiç kimsenin beklemediği kadar dik duruyordu. Oysaki daha önceleri uzaktan yakınlarıyla ilgili aldığı en basit bir hastalık haberi ile fenalaşan bir insandı. Allah şehidin annesine adeta dayanma gücü vermişti. Helallik alınırken tabutun başında olan şehit annesinin ne mutlu ki şehit annesiyim dediğini dudaklarından rahatlıkla okuyabilirdiniz. İlhan Astsubayın babaevinin önündeki mahalleli ile vedası çok uzun sürmedi. Askerlerin uyarısı ile yine askerler tarafından omuzlara alınarak camiiye babaevinden daha önce planlandığı gibi önceden belirlenen güzergah üzerinden götürülmek üzere ilk önce Rasathane mahallesi ile Yenidoğan mahallesinin kesiştiği noktadan 100 .Yıl Bulvarından geçilerek Ağabali Caddesinden Gazi Caddesine geçilerek Eski Tekel Sigara Fabrikasının önünden Şimdiki Bulvar AVM bölgesinden Tekel BaşMüdürlüğü binasının önünden geçilerek Samsun Merkez Ziraat Bankasının önünden geçen Kazımpaşa Caddesi Merkez Postahanesi önünden güzergah boyunca PKK terör örgütünü lanetleyen sloganların da atıldığı bir kortej eşliğinde resmi olmayan halkın katılımı ile gerçekleşen bir cenaze yürüyüşü sonrası Şehit Astsubay İlhan Hamlı'nın Türk Bayrağına sarılı tabutu Büyük camiinin bahçesindeki musallaya askerler tarafından konularak saygı nöbeti tutulmaya başlandığı sırada camii avlusundaki insan yoğunluğu artarak devam ediyordu. Hem resmi kişilerin hem de sivil kişilerin camii avlusunda hayli kalabalık olduğu gözlerden kaçmıyordu. Bölücü terörün çok azgın olduğu, resmi kurumları ve halkımızı hazırlıksız yakaladığı iletişim olanaklarının günümüzdeki gibi sosyal medyadan yapılmadığı ,cep telefonun olmadığı o yıllarda şimdiki gibi şehit cenazelerinden herkes maalesef haberdar olamıyordu. Haberdar olanların çoğunluğu ise yakınlık bağı bağlamında daha çok duyarlı oluyordu. Halbuki tüm şehitler hepimizin şehitleriydi ,hepimizin ortak değeriydi. Bu bilinç o yıllarda biraz eksikti. Havaalanında şehitlerin Samsun'a inişlerinde karşılama için Havaalanına gelmeyen Samsun Protokolu Büyük Camiinin avlusunda halkın arasında yerlerini almıştı. Dönemin Samsun Valisi Merhum Şinasi Kuş, Dönemin Eski Samsun Belediye Başkanı Merhum Muzaffer Önder, Samsun Eski Emniyet Müdürü Hasan Özdemir, Samsun İl Jandarma ve Samsun Garnizon Komutanı ve resmi daire müdürleri tam kadro cenaze namazı öncesi Büyük Camii avlusundaydı. Olması gerekende buydu. O yıllarda şimdi olduğu gibi Şehit Cenazesi bariyerler tarafından kapatılan sadece protokolün ve resmi görevlilerle STK temsilcilerinin alındığı alanda değil. O yıllarda şehit cenazeleri camii avlusunda herkese açık alanda yapılıyordu. Şehit yakınlarının yakasına kimse şehidin yakınlık derecesini belirten bir yazı takmıyordu. Kimin kim olduğunu sorarak öğrenmek mümkün oluyordu. Cenaze sırasında ne bir ambülans nede sağlık görevlisi beklemiyordu. Şehitleri tören sırasında taşıyan bir top arabası dahi yoktu o yıllar öyleydi.Büyük Camii avlusunda cenaze namazı öncesi protokol üyelerine şehidin babasını şehidin ağabeyi tanıtmış onlarda başsağlığı dilemişti. Gerçekten o yıllarda bir şeyler çok eksikti. Sorumluluk almayan işi bana kalır diye kıyıda köşede bekleyen insanlarda maalesef çoktu. Öğle namazına doğru havanın bozduğu hafif cise şeklinde yağmurun başladığı gözlerden kaçmıyordu. Şehidimizin cenaze namazını öğle namazına müteakip camiinin hocası camii avlusunda kıldırdı, kimse şehidin özgeçmişini okuyup herhangi bir konuşma yapmadı. Öyle kimsenin elinde kameralar fotoğraf makinaları yoktu. Kimsede sosyal medyadan canlı yayın yapmanın yarışını yapmıyordu. Daha çok polis kamerası dikkat çekiyordu. Cenaze namazı kılındıktan sonra şehidin bayrağa sarılı tabutu askerler tarafından eski Büyük Samsun Oteli İle AKM'nin bulunduğu Atatürk Bulvarına tören için getirildiğinde yağmurun biraz hızlandığı ama çok ıslatıcı olmadığı görülüyordu. Şehit ailesinin acılı hali yürek burkan bir görüntü veriyordu. Şehit ailesi görevliler tarafından tören yürüyüşü için ön tarafa yerleştirildi ,onların önünde ise askerlerin taşıdığı şehit cenazesi ve yine askerlerden oluşan askeri bando vardı. Yolun sol tarafında ise şimdiki Vatan Bilgisayar Mağazasına kadar olan yerde Subaylar Astsubaylar yani askerler şehit cenazesine selam veriyordu. Tören yürüyüşü sırasında Askeri Bando cenaze marşı çalıyordu. Nisan yağmuru çiselemeye devam ediyordu çiseden etkilenmesinler diye görevliler dönemin valisine ve Belediye Başkanına şemsiye ile koruma sağlıyordu. Şehit ailesinin ıslanmamak için bir talebi yoktu ama kimse ıslanmaması içinde bir tedbir almıyordu. Zaten bardaktan boşaltırcasına bir yağmurda yağmadı. Şehit ailesi acıdan bitkin düşmüş kendi derdindeydi ama kimse resmi anlamda şehit ailesine eşlik etmiyordu. Törenden sonra şehidin cenazesi Belediyeye ait araçla Asri Mezarlık şehitliğine götürülmek üzere yola çıktı peşinden törene katılanların çoğu tören yerinden ayrılarak işyerlerine döndüler. Sadece Garnizon Komutanı askerler ve şehidin yakınları sivil halktan katılanlar kendi imkanları ile şehitliğe geldiler. Şehit ailesi tören sonrası yanında kendilerine tahsis edilmiş bir araç olmaması nedeniyle kısa bir şaşkınlıktan sonra duyarlı davranan Tekel Başmüdürlüğünün aracıyla şehitliğe yetiştirildi. Bu durum aileyi fazlası ile üzmüştü. Ellerinden hiçbir şey gelmiyordu. Resmi tören dedikler o yıllarda çok aksak yürümüştü. Çok şükür ki artık can sıkan bu görüntülere tanık olmuyoruz .Samsun'da bunlar yaşanırken Niksar'da Şehit Astsubay Naci Yıldırım, Ankara'da Şehit Astsubay Erkan Iğdır Yine Ankara'da Şehit Astsubay Mustafa Karaçimen yanyana sonsuzluğa uğurlandı.

Şehit Astsubay İlhan Hamlı Nisan Yağmurlarıyla birlikte Samsun Asri Mezarlıktaki O yıllarda çok bakımsız ve düzensiz olan şehitlikte üç gün üç ayrı şehirdeki hastane morgunda misafir edildikten sonra dualarla , gözyaşlarıyla ,Samsun'da vatan toprağına emanet edildi.0ysaki ne çok istemişti bebekliğinden ilk gençliğine kadar olan yaşamının en güzel dönemi Samsun'da geçmişti .Tayin olup gelmeyi umduğu Atatürk'ün şehri Samsun'a şehit düşerek gelmişti .Bundan böyle sonsuza kadar Samsunda olacaktı. Öylede oldu. 18 Nisan 2023 itibarıyla şehidimiz 31 yıldır Samsun Asri Mezarlığındaki cennet bahçesindeki nöbetine devam ediyor. Lütfen vatan için ödenen bedelin can olduğunu hiç unutmayın. Sadece Şehit düşenin annesinin mavi gözlü paşası olmadığını da bir yere not edin.31 yıldır bir şehit annesinin neler yaşadığını ,nasıl hayata tutunduğunu anlamaya çalışın. Şehit evladını rüyasında bile görmek için nelerden vazgeçebileceğini unutmayın. Bir anne için mezar taşına sarılmak güzel bir şey değil. Bir anne mezar taşını evladının yerine koyup fotoğraf çektiriyorsa, bunun nasıl bir duygu olduğunu, o ateş sizi yakmadan anlayamazsınız. O ateş sizi hiç yakmasın böyle bir duyguyu da anlamayın. Allah kimseye evlat acısı tattırmasın. Biz şehidimizi unutmadık ,unutmuyoruz, unutturmuyoruz. Tüm Şehitlerimizin ruhları şad mekanları cennet olsun.

Bu yaşam serüveninde şu bir gerçek ki; Şehit Astsubaylar İlhan Hamlı, Naci Yıldırım ,Erkan Iğdır, Mustafa Karaçimen ve tüm cennet kokulu şehitlerimiz şanlı bayrağımıza kanlarıyla renk olan eşsiz kahramanlarımızdır. O kahramanları ne unutur ne de unuttururuz. Bu durum belki de içimizden birilerini çok rahatsız ediyor olabilir. İstedikleri kadar rahatsız olsunlar ,istedikleri kadar görmezden gelsinler .Şehitlerimizle olan manevi gönül bağımızı asla kopartamazlar, asla kopartamayacaklar. Bazen şehit ailesi olmanın ne kadar zor ve ne kadar ağır bir sosyal sorumluluk yüklediğini herkesin empati yaparak anlamasını gerçek bir vefa olarak görüyoruz .Ancak o zaman daha iyi anlaşılacaktır ki sahip olduklarımızın kıymetini daha iyi anlayalım ,onları bencilce kullanmayalım, paylaşmasını bilelim. Sahip olduklarımızın bedeli sadece bizim alın terimizden ibaret değil . Sahip olduklarımızın mayasında şehitlerimizin temiz kanı , canı ve yarım kalan hayalleri var. Annelerinin, çocuklarının gözyaşları var.

Sevgili Şehidimiz annelerimizin ,annemizin ,annesinin ,Türk Milletinin mavi gözlü paşası Astsubay İstihkam Teknisyen Kıdemli Üstçavuş İlhan HAMLI;

Annen Bedriye HAMLI, (baban Merhum Ahmet HAMLI), abin Ayhan HAMLI ve sizi sevenlerin tamamı yani hepimiz dün olduğu gibi bugünde; özlemle ,rahmetle ,dualarımızla ve minnetle şehadetinizin 31. yılında sizleri (Iğdır kırsalı Pamuk Geçidi şehitlerimizi) ve tüm şehitlerimizi bir kez daha saygıyla ve en güzel dualarımızla anıyoruz. Unutulmayacak ve unutturulmayacaksınız. Unutulmamak ve unutturmamak tüm şehitlerimize aziz milletimizin borcu ve gerçek vefasıdır.

(Son)

Not: 10 Bölümden oluşan yazı dizimi sabırla takip eden okurlarıma teşekkür ediyorum.