İşsizlik her zaman en başta gelen sorunumuzdu. Son ekonomik krizin etkisiyle de iyice arttı. En çok gençlerin etkilendiği bu sorun, artık toplumsal bir yara halini aldı…
15-25 yaş arası her üç gençten biri ne okulda ne de işyerinde…
Kadınlarda durum daha da kötü: İki kadından biri ya okutulmuyor ya çalıştırılmıyor. Ama neredeyse her gün bir kadın öldürülüyor!..
Bir yandan en büyük zenginliğimizin genç nüfus olduğunu söyleyip diğer yandan onları böyle ziyan etmek ne anlama geliyor?
Okullar ise; eğitemiyor, öğretemiyor, yetiştiremiyor, beceri kazandıramıyor. Sadece bir üst öğretime geçmek için sınavlarda eleyici, ezberci bilgi hafızlatıyorlar!.. İyi ezberleyen, ezberleyemeyeni geçiyor. Sonra gidilen üst okullar da hayata hazırlamaktan uzak bir mantıkla kurgulandığı ve gençleri yeterli bilgi ve beceri ile donatamadığı için diplomalı işsiz yetiştiriyorlar.
Bu yüzden eğitim çağındaki gençler okulu bırakıyorlar. Çoğu işsiz kalıyor. Belli bir beceri eğitimi alamayan çocuklar da, çoğunlukla geçici, güvencesiz işlerde, düşük ücretlerle 'boğaz tokluğu' bile olmadan çalıştırılıyorlar…
Eğitimi, nitelikli, üretime dönük, bilimsel temellere oturtmadan, gelir dağılımındaki bozukluğu düzeltmeden, bir ücret-fiyat dengesi oluşturmadan, kadınların istihdamı için pozitif ayrımcılık yaklaşımıyla önlemler almadan, 'genç' ve 'eğitimli' önceliğine dayalı iş alımını teşvik eden önlemler almadan bu sorunu çözemeyiz…
Eğitim ve çalışma alanının dışında kalan çocuklar ve gençler, uyuşturucu ve suç alanlarının tehdidi altında!.. Onların hayatlarının baharında ziyan olmasına izin vermeyelim…
Gençlik bayramında hamaset yapmak yerine gençlerimize sahip çıkalım.