KUVAYI MİLLİYE RUHU

Üç harika, üç çok önemli kitap var masamda. Daha önce tekrar tekrar okuduğum bu üç başucu kitabından kısaca bahsedeceğim sizlere. “Harika” ve “önemli” nitelemeleri oldukça riskli, bunun farkındayım ama inanarak ve sizlerin beğenmeme riskini de göz alarak kullanıyorum bu iki kelimeyi.

Kitaplardan birisi Samet Ağaoğlu’nun “Kuvayı Milliye Ruhu(Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi.” Necip Fazıl Kısakürek, Samet Ağaoğlu’nun edebiyattan siyasete geçmesine çok üzülür. Eğer yazmaya devam etseydi Türk siyasetine yaptığı katkıdan çok fazlasını Türk edebiyatına yapardı görüşündedir. Samet Ağaoğlu, edebiyatın kaybı siyasetin kazancıdır.

Her kütüphanede bulunması gereken kitabı kendisi şu cümlelerle anlatır: “Bu eserde Milli Mücadele yıllarının ve Birinci Büyük Millet Meclis’inin tarihinden çarpıcı kesitler bulacaksınız. Biz burada Türk inkılabının hedef ve gayelerinden birisini, ulusal egemenlik ilkesini temel alıyoruz. Ulusal egemenlik ilkesi ulusal bir ruhtan doğdu. O ruha “Kuvayı Milliye Ruhu” diyoruz ve onun ortaya çıkışını göstermeye çalışıyoruz. O günden bugüne bunalımlı dönemlerde ‘Kuvayı Milliye Ruhu’na dönmek ihtiyacı duyuldu. Fakat bu ruh kolaylıkla giyilip çıkarılan bir elbise değildir. Ona dönmek demek onun bütün gereklerini yerine getirmek demektir.”

BİR ASIR SONRA BALKAN SAVAŞLARI

Bir diğer kitap Dr. Mustafa Çalık’ın editörlüğünde hazırlanan “Bir Asır Sonra Balkan Savaşları(Utanç Verici Bir Hezimetin Muhasebesi” başlığını taşıyan bir ortak eser. Yılmaz Öztuna’dan Nevzat Köseoğlu’na, Mehmet Beşikçi’den Doruk Akyüz’e, Mustafa Yeni’den Mesut Uyar’a, Hasip Saygılı’dan Oğuzhan Saygılı’ya, Halûk H. Duman’dan İsmail Kılıçkaya’ya kadar değişik düşünür ve araştırmacı Balkan faciasını değişik yönleriyle inceliyor.

Şu satırlar Mustafa Çalık’ın sunuş yazısından: “Balkan felaketi, bizim için “Millet Mektebi”nde kıyamete kadar okutacağımız iki dersten ibaret bir pedagoji hükmündedir. Birincisi, toprağına ne kadar kök salmış olursan ol, iyi savunamadığın bir vatanı nasıl kaybedersin; ikincisi, bir gün buna mecbur kalırsan eğer, hangi akılsızlıklara, alçaklıklara ve hıyanetlere izin vermeyerek ve nasıl dövüşerek savunursun vatan ve namusunu!..”

ADİL HAFIZANIN IŞIĞINDA

Samet Ağaoğlu ve Dr. Mustafa Çalık’ı uzun yıllar öncesinden bilirim. Mustafa Çalık’ı ayrıca şahsen de tanırım. Bahsedeceğim üçüncü kitabın yazarı Altay Cengizer’i çok geç tanıdım veya daha doğru bir ifadeyle kendisi mesleği olan diplomasi alanından araştırmacı kimliğiyle okur karşısına geç çıktı. “Adil Hafızanın Işığında(Birinci Dünya Savaşına Giden Yol ve Osmanlı İmparatorluğu’nun Sonu” Türk milletinin siyaset sahnesinde tarihi bir yargılanmaya tabi tutulduğu ve mahkûmiyet kararının verilmesinin hem kesin göründüğü hem de oldukça yakınlaştığı bir dönemde, her Türk aydının mutlaka okuması gereken bir kitap.

“Tarihe hafızasını ve tarihselliğini iade eden bu kitapta, Cengizer, tarihi bir hesaplaşma alanı olmaktan çıkartıp Birinci Dünya Savaşı’nın galiplerine ve mağluplarına, yüz yılın güç ilişkilerine, Jön Türkler’e, Ermeni Tehciri’ne yeniden bakıyor.”