Bir Samsunlu olarak sevinci ve hüznü bir arada yaşıyorum. Sevinçliyim, çünkü bu kentin bir firması 2018 yılı kurumlar vergisi sıralamasında ilk yüzde yer aldı. Hem de Anadolu'dan sadece altı kuruluşun olduğu bir listede. Nasıl sevinmem, nasıl gururlanmam ki?
Ama aynı zamanda hüzünlüyüm. Anadolu dört büyük kentin gölgesinde kalmış, sadece altı kent var. Gerçi bu dört kentten birisi de bir Anadolu kenti, Ankara. Ama o farklı, o başkent, orası siyasetin ve idari, mali, askeri tüm kararların merkezi. Yükselmesi bu vasfıyla öne çıkıyor. Ankara'nın dışında sadece şu kentler Anadolu kenti: Manisa, Antalya, Elazığ, Samsun, Rize, Zonguldak. İsterseniz İzmir'in hemen yanı başındaki Manisa ile artık neredeyse İstanbul'la iç içe geçmiş Kocaeli'ni de bir kenara atarsınız ve geriye kala kala sadece dört il kalır.
İlk yüze giren firmalardan yirmi biri adlarının açıklanmasını istememişler. Bunu da hiç anlamam, vergi ve ihracat rekortmeni olmanın gururunu toplumla paylaşmak varken saklanmak niye? İsimleri açıklanan yetmiş dokuz firma arasında İstanbul'dan 52, Ankara'dan 16,İzmir'den 3, Kocaeli'nden 2 firma var. Geriye kalan altı firmayı da yukarı verdim.
Samsun, büyümek ve başarmak için her imkana sahip bir kent. Cenabı Hak her türlü imkanı vermiş. Türkiye'nin en önemli iki nehri arasında yer alıyor ve ülkenin en bereketli iki ovasına sahip. O ovalar ki tabir caizse taşı diksen yeşerir, ürüne durur ama ne yazık bir kısmı sınırlara dikilen söğütlerin işgalinde, bir kısmı terkedilmiş, ekilip biçilmiyor. Olacak iş değil ama köyler boşalıyor.
Bir kent düşününüz ki, dört ulaşım kanalının dördüne de, kara, hava, demir ve deniz yoluna sahip olsun. Bir kent düşününüz ki sadece ülkenin kuzeyi ile güneyini değil, büyük Avrasya coğrafyası ile Ortadoğu coğrafyasını birleştirsin ve o kentten kurumlar vergisi sıralamasında sadece bir firma ilk yüze girsin.
Samsun, sahip olduğu coğrafi zenginlik içerisinde eğer sanayi yatırımları için arsa bulamıyorsa -biraz ağır olacak ama- bu Samsunluların ayıbıdır. Organize Sanayi Bölgesini genişletmek için yeterli alan var bu kentte. Bütün mesele sanayileşmeyi öncelik olarak benimsemek ve çözüm konusunda kararlı olmaktır.
Ben hem sevincimi hem de hüznümü dile getirdiğim bu yazımı Yeşilyurt Ailesini kutlayarak ve önümüzdeki yıllarda daha başka firmaları da ilk yüzde görme temennisiyle noktalıyorum.