Modern toplumun gelişmesiyle konuşulacak, çözümlenecek, halledilecek konular çoğaldı malum. Toplantılar da arttı, ilişkilerin gelişmesiyle…
En çok sorunun yaşandığı alanlarda, tatmin edici bir çözüm bulunulamadığı durumlarda 'ha bre ' toplanıp toplanıp dağılır; işler yine de ters giderse taraflar yeniden toplantıya çağrılırlar… Bu böyle sürüp gider, bıktırıncaya kadar!..
İlkel insan bu konuda çok rahattı:'hugo, mugo, ava!'der, herkes gider; avlanılır, gelinir. 'Sugo, yugo, ye!' der; av paylaşılır, iş olup biterdi. Yeniden acıkıncaya kadar bir daha toplanmaya gerek görülmezdi…
Bu süreç feodal dönemde de kısmen böyle sürdü. Toplantılar daha kısaydı. Derebeyi ya da toprak ağası, kahyayı çağırıp emri verir; o da köle veya marabalara, emri daha da sertleştirerek yaptırım tehdidiyle bildirir; herkes emir yerine getirilmezse karşılığının ne olacağını bilir, ona göre davranırdı! Aykırılık hiç mi olmazdı? Olurdu elbette ama sonuç değişmezdi …
En kısa ve etkili toplantıları patronlar yaptılar. Onlar için her şeyin verimli kullanılması önemli olduğundan zamanı da rantabıl kullanmak gerekirdi. Onlar, sadece modern köleleri (işçiler), daha çok ücret ve sosyal hak istediklerinde, bunun için açık alanlarda binlerle toplandıklarında (yüz binlerce kişinin sığacağı kapalı salonlar yok çünkü) uzun uzun toplantılar yapar, bu tehlikeyi(!) bastırmak için hal çareleri düşünürler…
Kapitalist toplumun ortaya çıkardığı burjuva siyaset ilişkilerinde de her kurumda, 'burada demokratik bir işleyiş var, kararlar tartışılarak 'istişareyle' alınıyor.' diye sanılması için kurullar oluşturulmuştur. Bu kurullarda işleyiş, gerçekte yukardan alınan kararların aşağıya ikame edilmesi biçimindedir. Siyasi yapıların hepsinde -en yukarıdan en aşağıya kadar- toplantılarda, katılımcıların değil, toplantıyı düzenleyenlerin görüşleri karar olur. Arada istisnalar olursa da, yine yukarının kararları uygulanır! Kamuoyuna ise, toplantılarda konuşulanlar değil; onların duyması gerekenler açıklanır.
Bu nedenle, toplantılar hem verimsizdir hem de gereksiz…
Bir de, okullarda her öğretim yılı başında, ortasında ve sonunda üç kez yapılan, müdürlerin uzun uzun konuştuğu ama adına 'öğretmenler kurulu' denen toplantılar var… Eğitim- öğretime hiçbir katkısı olmayan!..