n Biz Taksim’deki olaylara kilitlenmişken ülkemizin bir başka yöresinde bir grup insan, başka şeylerle ilgileniyordu. İlgilendikleri konu sizin, bizim, hepimizin, kısacası bu milletin ve bu devletin kaderini çok yakından ilgilendirmesine rağmen hemen hemen hiçbirimizin dikkatini çekmedi. Daha doğrusu biz “cambaza bakmaktan” vazgeçip de gerçeğe bir nazar atamadık. Belki de atmak işimize gelmediğinden, gerçekle yüzleşmek bizleri rahatsız ettiğinden olsa gerek, bilerek kaçtık gerçekleri izlemekten. Ülkenin kaderiyle ilgili gelişmeleri Taksim’in gazlı, sulu ve puslu ortamında bilerek gözden kaçırmayı tercih ettik.

n

n 15-16 Haziran tarihlerinde Diyarbakır Luliz Otel’de “Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı” adıyla yapılan toplantıdan ve alınan kararlardan bahsediyorum. Sonuç bildirgesinde “Kürdistani tüm renklerin katılımıyla gerçekleştirildiği” bildirilen toplantıda alınan ucu açık kararlar” ve talepler “Barış Süreci” adı verilen sürecin nereye doğru çevrildiğini en kapalı gözlere bile sokacak kadar açık ve nettir: Bağımsızlık… Sonuç bildirgesinin ikinci maddesinde hiçbir şüpheye ve tevile yer vermeyecek şekilde kendileri söylüyorlar bunu; madde aynen şöyle: ”Kürdistan halkları kendi tercihleriyle statülerini (özerklik-federasyon-bağımsızlık gibi) belirleme hakkına sahip olduğunu, Kürdistan halklarının kendi kaderini tayin hakkının sadece Kürdistan halkının kararına ve onayına bırakılması Konferansımızda ortaklaşılan bir ilkedir. Konferansımız Kürdistanın bir statüsü olmadan Kürt sorununun nihai olarak çözülemeyeceğini karar altına almıştır.” Bağımsızlığın “özerklik ve federasyon” şıklarının ardından gelmesi onun üçüncü tercih olduğunu göstermez; sürecin nihai hedefini ortaya kor.

n

n “Barış” onlar için sadece ve sadece yeniden derlenip toparlanma ve bu arada hem kendi tabanlarını genişletme hem de karşıtlarını uyutma ve uyuşturma için kullanılacak bir araçtır, asla amaç değildir. Nitekim, konferans sonrası “Ulısal Gençlik Konferansı Hazırlama Komitesi” tarafından yapılan açıklamada “Kuzey Kürdistan’da Kürtlerin haklarına hizmet etmesi ve Kürtlerin kendi kaderlerini belirlemesine yardımcı olması koşuluyla, her türlü barışçıl çabayı destekliyoruz” ifadesine yer verilmiştir.

n

n Çok açıktır; biz süreçten “kalıcı bir barış” beklerken birileri süreci ayrı bir devlete gidişin bir basamağı olarak görüyor ve bunu açık açık söylüyor. Söyledikleri için kızmamalıyız, tam tersine bu açık yürekliliklerinden dolayı, gözümüzün açılmasına katkıda bulunurlar umuduyla onlara teşekkür bile etmeliyiz. Hayal ve gerçek dışı söylemlerle daldığımız gaflet uykusundan uyanmamız için tehdidin bu kadar açık söylenmesine ihtiyaç duymamız ne acı!

n

n PKK ne yazık ki bu süreçte hızla kitleselleşmekte ve siyasallaşmakta, sözde kurumlarıyla “devlet içinde devlet” olmaya kalkışmakta ve maalesef kendisine uluslararası hukuk çerçevesinde bir yer bulmaya doğru yol almaktadır. Sonuç bildirgesinin on ikinci maddesi bu “devlet içinde devlet” olma niyeti ve kararını şu kelimelerle dile getirmektedir: ”Konferans delegasyonu Kuzey Kürdistan Birlik ve Çözüm Konferansı’nın iradesini temsil edecek “Birlik ve Çözüm Komitesi” oluşturma kararı vermiştir. Bu mekanizma, yeni katılımlara açık bir şekilde konferansın aldığı tüm kararları takip etme, uygulama ve ihtiyaç duyduğu alanlarda komisyonlar kurma ve daha sonraki dönemlerde Konferansı yeniden toplama iradesine sahiptir. Bu komite demokratik müzakere sürecinin etkili organı olma misyonuyla çalışmalarını yürütür.”

n

n Ey halkım; uyanmak için daha ne bekliyorsun?

n

n

n
order abortion pill on line abortion pill where can i buy abortion pills