n
n n Devlet ya da hükümet bir yıldan fazladır çözüm süreci ile ilgili bir takım adımlar atıyor.Devlet tarafından atılan bu adımların hükümet kontrolünde şekillendiğini hepimiz görüyor ve biliyoruz.En önemli adımın İmralı da terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’la yapılan görüşmeler olduğunu artık sadece Türkiye değil bütün dünya biliyor.Sağır sultanlarında duyduğu bu görüşmelerin artık yasal bir zeminde yapılması talep edilse de bu görüşmelere henüz yasal bir dayanakla siyasi kanat tarafından destek verilmediğini biliyoruz.PKK tarafının bu konuda sürekli talepte bulunduğunu kamuoyuna siyasi sözcüleri tarafından yapılan açıklamalardan öğreniyoruz.
n n
n n Çözüm sürecini içine sindiren bazı şehit yakınları olduğu gibi bu süreci içine sindiremeyen ,bu sürece bu şekliyle karşı olan şehit yakınlarının da olduğu bir gerçektir.Çözüm sürecine destek veren şehit yakınlarının tamamına yakını 2000 yılından sonra yakınlarını şehit veren ailelerden oluşması üzerinde ciddi manada durulması gereken bir noktadır.1990 ‘lı yılların Türkiye’de PKK terörünün en yoğun yaşandığı yıllar olduğunu yaşayarak bilen ve Öcalan davasına müdahil olarak katılan hiçbir şehit ailesinin PKK’nın çözüm süreci cambazlığına itibar etmeyeceği unutulmamalıdır.Çünkü çözüm süreci diye dayatılan süreç PKK’nın resmi palazlanma sürecinden başka bir şey değildir.Acı ama gerçek olan çözüm süreci sayesinde PKK’nın hiç olmadığı kadar özgür olmasıdır.PKK’ya tanınan bu özgürlük alanı terör yandaşlarının elini kuvvetlendirmiş ve onları tümden şımartmıştır.Daha düne kadar bütün kurumları ile devlet Abdullah Öcalan için bebek katili ,teröristbaşı ifadesini kullanırken 90 derecelik bir dönüş yapmıştır. Başlatılan çözüm süreci ile birlikte resmi ağız Abdullah Öcalan için bebek katili ve teröristbaşı ifadelerini kullanmamaktadır.Ne acıdır ki artık geçmişte terörle mücadelede görev almış ve çeşitli iddialarla yargılanan bazı askerlere terör örgütü üyesi yaftası yapıştırılmıştır.Bu yaftanın ağırlığı hiçbir vicdanın kabul edemeyeceği kadar vebal yüklüdür.Bütün bu yaşananlarla birlikte çözüm süreci PKK’yı şımartmıştır.PKK yandaşları hakimiyet kurdukları dağlardan şehirlere ,köylere ellerini kollarını sallayarak inmişler ,silahla yapamadıklarını rahatlıkla yapmaya başlamışlardır.Son günlerde iyice şımaran PKK yandaşları yeniden yol kesmeye, kimlik kontrolleri yapmaya başlamıştır.Bütün bu gelişmeleri yazılı ve görsel basına yansıyan haberlerden takip etmek mümkün.İşin en acı tarafı ise bu olumsuzluklar asker ve polis tarafından bilindiği halde kimsenin bir şey yapmaması.1990’lı yıllarda özellikle Özal döneminde güvenlik kuvvetlerinin yanlarından geçen ya da operasyonda çevirdikleri teröristlerin bir emirle çemberden kurtulup gidişini seyretmesini bize hatırlatıyor.O zaman etkisiz hale getirilmeyen teröristlerin ne kadar çok askerimizi şehit ettiği hatırlanmalıdır.
n n
n n Çözüm sürecinin görünen bu şekliyle PKK terör örgütünü ne kadar palazlandırdığı ve ne kadar söz sahibi yaptığı gerçeğini aklımızdan çıkarmayalım.Analar ağlamasın diyerek başlatılan bu çözüm süreci, umarım analarımızı toptan ağlatmaz.Bir şehit yakını olarak bu konuda çok iyimser değilim.Bugün alıştıra alıştıra bazı şeyleri kabul ettirenler unutmasınlar ki, özerklik isteğinin devamında Bağımsız Kürdistan Devleti hayali yatmaktadır.Şüphesiz devletin elinde PKK ile ilgili bu süreçte hazırlanmış bir çok istihbarat raporu mevcuttur.O raporların arasında eğer hala silah bırakmayan bir PKK yapılanması ve PKK’ya yeni katılımlar varsa bunların çok masum hareketler olmağı acı bir gerçektir.PKK çözüm sürecinde kan dökmeyerek palazlanmaya devam etmektedir.PKK bölgede çözüm süreci sayesinde sessizce hakimiyetini kurmaktadır.Kendisini hazır hissettiğinde zehirini saçmaya devam edecektir.Görünen köy kılavuz istemez!
n n AYHAN HAMLI SAMSUN
n n
n n
n n
n