Türk'üm. Bu benim tercihim değil, Cenabı Hakk'ın hükmü, lütfu. Allah'ın hükmünü inkar kimin haddine ya da o yaratılıştan nedamet duymak ne mümkün.
Türk'sem eğer, elbet Türkçü olacağım. Türkçülük ne birilerinin sandığı ve bizim de sanmamızı istediği gibi faşizmden beslenen bir hal ne de İslam'ın yasakladığı asabiye, yani kavmiyetçiliktir. Türkçülük Türk'ü sevmek olan Türk milliyetçiliğinin özel adıdır. Kişi milletini sevmekle suçlanabilir mi?
Suçlanacağı konu, milletini sevmesi, milleti ve milliyetiyle gurur duyması değil, başkalarına üstünlük taslaması, Allah'ın öteki kullarını hor ve hakir görmesi ve onlara zulmetmesidir. Türk milletinin de Türk milliyetçilerinin de böyle yanlışlarla hiç ilgisi olmamıştır, olmayacaktır da.
Müslümanım. Bu da Cenabı Hakk'ın bana bir lütfudur. Milletimi dinlerin en mütekamili ile şereflendirmiştir. Milletim de o şerefin hakkını hep vermiş, en azından vermek için serhatten serhadde, cihattan cihada koşmuştur. İslam'ın yol açan kılıcı, Müslümanların koruyucu kalkanı olmuştur. Bu şerefle kim övünmez ki?
Değerler birbiriyle yarıştırılmaz, birbirini tamamlar ve o değerlere sahip toplumlar hep 'daha iyiye, daha güzele, daha doğruya' kısacası mükemmeliyete doğru gider. 'Türk'üm, doğruyum, çalışkanım' diyen ant da bizim 'Ebediyen sana yok ırkıma yok izmihlal' diyen marş da bizim. Hem onu söylerim hançeremin tüm kuvvetiyle hem de öbürünü. Ne birinden vazgeçerim ne de öbüründen.
Türk, sadece bir boy adı, bir soyadı, bir ırk adı değildir, aynı zamanda ve bilhassa bir millet adıdır. Müşterek tarih içinde oluşan müşterek din, dil, kültür, örf ve adet ve kader birliği ile birbirine bağlanan insanlardan meydana gelen çok daha kapsamlı bir sosyal olgudur. Salt bir yaratılış hali değil, aynı zamanda ve daha baskın bir hal olarak bir mensubiyet şuurudur. Bu şuur tüm küçük ayrılıkları kendi içinde harmanlamış ve onları bir zenginlik olarak millet bütünü içine taşımıştır, birbirine geçen, birbirinin içinde eriyen, kaybolan ama ortaya mükemmel bir estetik bütünlükle çıkan bir ebru misali.
Ne olur, yapmayınız, ne olur yapmayalım, eğer gerçekten bir beka sorunumuz varsa ve eğer gerçekten kenetlenmek zorundaysak öncelikle değerlerimizi birbiriyle vuruşturmaktan vazgeçelim ve onlarla ayrışmak yerine onlarla bütünleşelim. Çünkü onlar güftelerini kim yazarsa yazsın, bestelerini kim yaparsa yapsın ve sahnenin önünde kim seslendirirse seslendirsin hepimizindir ve bizi biz yapan değerlerdir.