n
n n Son günlerin parlayan yıldızı Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Dr. Metin Feyzioğlu. Balyoz ve Ergenekon mahkumlarının yeniden yargılanması için başlattığı girişimlerle bir anda övgülerin ve yergilerin odağına oturdu. Girişimi bir hukuk mücadelesi olarak alkışlayanlar olduğu gibi bir gündem saptırması olarak eleştirenler de var. Bu girişimde; hukuk sevdasından çok siyasi beklentilerle öne çıkma gayreti görenler de az değil.
n n
n n Kim ne taraftan ve hangi gözlükle bakarsa baksın Prof. Dr. Metin Feyzioğlu bundan sonraki siyasi hayatımızda önemli bir aktör olarak yer alacaktır. Zaten ne Türk siyaseti Feyzioğlu soyadına ne de Feyzioğlu soyadı siyasete yabancı. Sekiz yaşına kadar babası bildiği ve yanında büyüdüğü dedesi Prof. Dr. Turhan Feyzioğlu 1957-1980 döneminin önemli devlet ve siyaset adamlarındandı. AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik her ne kadar “siyasette hüsran yaşadığını” öne sürse de gerçek onun tam tersidir. İyi bir hukukçu, önemli bir devlet adamı ve etkili bir siyasetçidir. Bir dönem Sivas, beş dönem de Kayseri milletvekilliği olmak üzere altı dönem TBMM’de bulundu. Milli eğitim ve devlet bakanlığı, üç defa da başbakan yardımcılığı yaptı. Siyasette sadece Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturamadı. Hüseyin Çelik’in “siyasette hüsran yaşadı” dediği Turhan Feyzioğlu budur.
n n
n n Rahmetliyle 1973’ün yazında yaşanmış bir anım vardır. Ben o yıllarda Türk Haberler Ajansı Samsun Bürosu’nda muhabirim. Rahmetli Güven Partisi Genel Başkanı olarak Samsun’a geldi. Havza ve Kavak mitinglerini takip ettim. Akşamleyin Şehir Kulübü’ndeki yemekte yan yanaydık. Uzun uzun sohbet imkanı buldum. Sohbetimiz yemekten sonra da eski bakanlardan Orhan Öztrak, Vefa Tanır ve İl Başkanı Kemal Özgür’ün katılmasıyla devam etti. Ülkeyi, siyaseti konuştuk. Ben kendisini ve Güven Partisi ni “Amerikancı cuntanın sivil kadrolarını oluşturmakla” suçladım. Türk siyasetinin üç önemli ismi bu ağır eleştiriyi büyük bir olgunlukla karşıladı. Kızmak, aynı ağırlıkta tepki koymak yerine büyük bir sabır ve nezaketle öyle olmadığını anlatmaya çalıştılar. Geç vakit ayrıldık. Sabah erken yola çıkacaklardı, onlar yatmak için otellerine ben de evime gittim.
n n
n n O yıllarda Türk Haberler Ajansı bürosu Gazi Caddesi ile Talimhane Caddesi’nin kesiştiği köşede, Efendum Kıraathanesi’nin üzerindeydi. Ertesi günü saat 10.00 sularında kapı zili çalındı; gelenler Turhan Feyzioğlu ve arkadaşlarıydı. Bana Güven Partisi il başkanlığı teklif etmek için kalmışlar. Teşekkür ettim ama kabul etmedim. Daha sonra Ramiz Kahyaoğlu’nu buldular. Rahmetli görevi Kemal Özgür’den devraldı ve uzun süre sürdürdü.
n n
n n 12 Mart darbesi sonrasıydı ve Güven Partisi iktidarın ortaklarındandı. “Niye kabul etmedim” sorusu hiç aklıma gelmedi. O yıllar inançların ve ideallerin ikballerin çok önünde ve üstünde olduğu zor ama güzel ve onurlu yıllardı.
n n
n n Bu yazıda bahsi geçen o beş insan da şu anda Hak dünyadalar, nurlar içinde yatsınlar.
n n
n n ÖZÜR VE DÜZELTME: 6 Ocak 2014 günü yayınlanan “Devlet Umuru Dediniz başlıklı yazımda, “Rahmetli Veysel Atasoy, rahmetli Mümtaz Pehlivan” diye başlayan cümlenin doğrusu “Rahmetli Veysel Atasoy, rahmetli Alpaslan Pehlivanlı” olacaktır. Düzeltir, özür dilerim.
n n
n