n Galatasaray-Schalke maçını bir grup dostumla birlikte Feyzi Dayı’nın (Fevzi Güler) Yeri’nde izledim. Koca salon tıklım tıklım doluydu ve salondaki herkes tepeden tırnağa, maddeden manaya pür endam Galatasaraylıydı. Salon Galatasaray’ın ataklarıyla bir yay gibi geriliyor, golüyle zembereğinden boşalıp havaya sıçrıyor ve Schalke’nin golüyle de ocağına ateş düşmüş insanların şaşkınlığı ve çaresizliği içinde yerine çöküyordu. Yenilen golün hüznünü ahlar vahlar içinde paylaşan insanlar, tam iki saat süreyle ortak bir umudun, bir temenninin ardı sıra elele, yürek yüreğe durdular ve sahadaki on bir(değişenlerle birlikte on dört) adamın alın terinin getirdiği zaferin keyfini birlikte yaşadılar.
nn O salondaki insanların büyük kısmı, maç başlamadan önce hayatlarının hiçbir döneminde asla ve kat’a ve Galatasaraylı olmamışlardı. Onların Galatasaraylılığı o maç ve maç sonrası sevincin paylaşımı süresinceydi; sonra herkes kendi kendiliğinde kendi aslına döndü; kimi Samsunsporlu, kimi Fenerbahçeli, kimi Beşiktaşlı kimi de Trabzonsporlu oldu. Onları biraraya getiren, onları aynı zafere dua ettiren ve aynı sevinci paylaştıran Galatasaraylılık değil Türklüktü. O anda sahadaki on bir adam herhangi bir takımı değil Türk milletini temsil ediyordu. Yenilen her gol Galatasaray’ın kalesine atılan bir top değil o salondaki insanların milli kimliğine vurulan bir darbeydi.
nn Onlar Galatasaray’ın bir Türk takımıyla mücadelesinde kendi takım kimliklerine ne kadar sahiplerse; o maçta da milli kimliklerine o kadar ve hatta daha fazla saygılı ve sahiptiler.
nn Galatasaray’ın bir yabancı takım karşısındaki mücadelesinde sergiledikleri ortak tavır o milli duygunun, hani şu çoktandır horlanan ve hatta unutturulmak istenen milli ruhun dışa vurumu ve milli kimliğin sesi oluşuydu. Eminim ki o insanlar bir başka zamanda aynı heyecanla Fenerbahçe’nin, Beşiktaş’ın ya da Trabzonspor’un yabancı takımlar karşısındaki mücadelesine destek verecekler, zaferlerini aynı coşkuyla kutlayacaklardır. O insanları dünden daha çok sevindirecek, dünden daha çok biraraya getirecek ve ayağa kaldıracak, kenetleyecek bir tek takım vardır o da Samsunspor’dur. İnşallah onun da o sahalardaki mücadelesini izlemek ve destanını alkışlamak bir gün bizlere de nasip olur.
nn Ben bir Türk ve Türk milliyetçisi olarak Galatasaray’ın dünkü galibiyetine çok sevindim. Ama ondan çok o salonda gördüğüm o milli bir dayanışmayı, birleşip bütünleşmeyi yaşatmasına sevindim. Ve şuna bir daha iman ettim: Bu millet asla bölünmez, asla parçalanmaz ve asla dağılıp, yok olup gitmez. Kendi içindeki her türlü ayrılığı dışarıdan gelecek en ufak bir -görünür-saldırıda hemen bir kenara bırakıp aynı inanç ve aynı iman etrafında birleşir. Tek kusurumuz, tek noksanımız tehlike iyice belirinceye, gözle görülüp elle tutulur hale gelinceye kadar ayağa kalkmamak, biraraya gelmemektir. Ne de olsa Türküz; ayran bizim milli içeceğimizdir ve geç kabarır. Ama kabarınca da iyi kabarır.
n