İnternet sitelerinde dolaşırken Akasyam Haber’de rastladığım bir haber
beni geçmişe, ta 1969’un Ekimine götürdü. Köksal Ersayın Anadolu
Lisesi öğrencisi Sena Çoruhlu ve Danışman Öğretmen Gökher Şükrü
Baylan “Olaylar Belgeler ve Tanıklarıyla Samsun’da Amerikan Askeri
Varlığı: Samsun Tuslog 3-2 (1956-1970)” adlı bir araştırma
gerçekleştirmiş. Bu araştırmanın bir yerinde ben varım, şu anda
yaşayan ve Samsun’un yakından tanıdığı insanlar ama hepsinden de
önemlisi Samsun halkı var.
Yıl 1969; ya 19 ya da 20 Ekim’de geldi Amerikan Radar Üssü’ndeki
sarhoş dört askerin gönderdeki Türk Bayrağı nı yırttığı haberi.
Samsun’da Tekel’den sonraki en büyük işyeri şimdiki Gökberk
Kışlası’nda bulunan radar üssü idi. Üslerdeki Amerikalıların ikili
anlaşmalar çerçevesinde adeta dokunulmazlıkları var, Türkiye’de
yargılanamıyorlar. Bu dokunulmazlığın şımarıklığı ya da sadece
aldıkları alkolün ve belki de her ikisinin de etkisiyle Türk Bayrağı nı
gönderden indirip yırtıp yakmakta sakınca görmemişler.
Ben o tarihte evliyim ve bir taraftan İstanbul Üniversitesi’nde
öğrenciyim diğer taraftan da özel teşebbüse ait bir işyerinde
çalışıyorum. Aynı zamanda Genç Ülkücüler Teşkilatı Samsun Şubesi
kurucu başkanıyım. Hemen o gün toplandık, hemen o gün bildirimizi
hazırladık, basın toplantımızı yaptık ve taleplerimizi iletmek üzere
Samsun Valisi Ertuğrul Ünlüer’den randevu talep ettik.
Basın toplantısına gelen gazeteciler Osmani’ye Caddesi’nden askeri bir
tavırla iki sıra olmuş gençlerin arasından geçerek benim bulunduğum
odaya geliyorlar. Arkamda çakı gibi dokuz genç ve ben şartları
sıralamaya başlıyorum:
1-Suçlular en geç 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı’na kadar ortaya
çıkarılacak ve Türk adaletine teslim edilecekler.
2-Türk adaleti tarafından Türk kanunlarına göre yargılanacaklar.
3-ABD Türkiye’den özür dileyecek.
4-ABD Ankara Büyükelçisinin katılacağı bir törenle daha büyük bir
Türk Bayrağı göndere çekilecek.
O yıllarda Samsun Artvin’den Kastamonu’ya, Gümüşhane’den Tokat, Amasya
ve Çorum’a kadar geniş bir bölgenin haber merkezi. Hürriyet Haber
Ajansı ve Türk Haberler Ajansı’nın bölge büroları var. Hürriyet Haber
Ajansı’nın bölge müdürü Cahit Dingil ve yardımcısı Erdal Çetin ile
Türk Haberler Ajansı’nın bölge temsilcisi Yılmaz İşel, Ankara’dan gelme
deneyimli gazeteciler.
Cahit Dingil “Peki, bu istekleriniz kabul edilmezse” diye soracak
oluyor. Cevabım çok net: “Bunlar milletin talepleridir. Devlet yerine
getirmezse millet adına biz yerine getiririz.” Cahit Dingil, usta
gazeteci tekrar soruyor: “Nasıl?” Sahi nasıl? Hiç bozuntuya
vermiyorum, soruya soruyla cevap veriyorum: “Siz hiç savaşa giderken
savaş taktiğini açıklayan bir komutan biliyor musunuz?” Şaşırma sırası
Cahit Dingil de; “Yo” diyor. “Peki, bilmiyorsunuz da bana niye planımı
soruyorsunuz? Soruyu atlatıyorum ama cevabını ben de merak ediyorum.
Sahi ne yaparız ya da ne yapacağız?
Devam edecek...