İbretle seyrediyorum Samsun'un şu son on, on beş gününü. Gazeteci kimliğinin arkasına saklanarak siyaset pazarlamasına çıkan fırsat düşkünleri sarmış ortalığı. Bunlar büyük sorun sağlıklı bir toplum ve sağlıklı bir demokrasi için. Ama asıl büyük sorun, yıllarca ekmeğini bu meslekten kazanan kimigerçek gazetecilerin de bunların halkasına eklemlenmeleri; yıllar içinde kazandıkları güvenirlilik ve saygınlıklarını yalan/yanlış ve kurmaca haberlerin üç on paralık maddi çıkarına feda etme riski ile karşı karşıya gelmeleri.
Herkesin sevdiği ve kazanmasını istediği birilerinin olması kadar doğal bir şey yoktur. Gazeteci de insandır; onun da dostu, arkadaşı vardır ama aynı zamanda topluma karşı da bir sorumluğu vardır: Doğru haber verme sorumluluğu. Doğru haberi gecikmeden, geciktirmeden, değiştirmeden ve çarpıtmadan vermek…
Biz, gazetemiz, televizyonumuz, radyomuz ve sosyal medyamızla bunu yapmaya çalıştık Haber Medya gurubu olarak. Sadece olanı vermedik, olmayacakları/olamayacakları da yazdık köşemizde. Hem de çok önceleri, herkesin hayal senaryoları topluma herhangi bir sorumluluk duymadan pazarlamaya çalıştığı günlerde. Prof. Dr. Haluk Koç, Çiğdem Karaaslan, Akif Çağatay Kılıç ve Erhan Usta'nın aday olmayacağını/olamayacağını daha 2 Kasım'da yazdım ben bu sütunlarda. Olmadılar da. Ama birileri ısrarla sürdürdü isimler üzerinden siyaset pazarlamasını. Öyle ki AK Parti'nin Samsun Büyükşehir adayını biz büyük bir cesaret ve gazetecilik örneğiyle manşet üstünden verdiğimiz halde bile Çiğdem Hanım'ın adını 'masaya sürmekte' hiç beis görmediler.
Biz Mustafa Demir'in adaylığını öğrenip çok titiz bir çalışmayla doğrulattıktan sonra açıklarken, başkaları hala kendi yazdıkları ya da figüranı oldukları senaryolarla okuyucu yanıltmaya devam ediyordu.
Biz 29 Kasım'da bu köşede 'Zihni Şahin karakteri 'sırf aday gösterilmediği' için partisinin karşısına geçmesine izin vermez. Esaslı fikir ayrılıkları doğarsa, onuruyla oynanırsa bir an bile durmaz belki ama asla makam ve mevki gerekçesiyle böyle bir yola sapmaz' diye yazarken bazıları hala O'nun transfer senaryolarını pazarlıyordu.
Kimseye gazetecilik dersi verecek halimiz yok, hele de mesleğin tüm inceliklerini ve ahlak yasasını çok iyi bilenlere. Ama bazı şeyleri de söylemeden geçemeyeceğiz. Bir iddia varsa, o iddia bir siyasi partinin yetkilisi tarafından hem de televizyonda ve canlı yayında söylemişse bu haberdir, yazılır, ayıp olan yazılması değil yazılmamasıdır; ama muhataplarının da söz hakkına saygı gösterilmesi kaydıyla. Bu da mesleki bir kuraldır.
İyi Parti İl Başkanı Recep Güleroğlu Haberaks Televizyonundaki 'Seçim 2019' programında Zihni Şahin ve Mehmet Çakar beylerle görüştüklerini söyleyince program sonrası her ikisini de bizzat ben aradım. Cevaplarını da haberin içinde verdik. Zihni Şahin'in cevabı çok netti. Halkın teveccühüne teşekkür ediyor ve 'ben AK Parti'nin belediye başkanıyım' diyordu.
Birileri sanırım ya haberi sonuna kadar okumadı ya da okuduysa da anlamadı veya anlamak istemedi. Biz ne yapabiliriz ki?
NOT: Dünkü yazımda Serbest Fırka Belediye Reisi olarak Boşnakzade Ahmet ResaiBey yerine yanlışlıkla Boşnakzade Süleyman Bey adı yer almıştır. Düzeltiyor ve özür dilerim.