Türkiye Cumhuriyeti’nin en kritik ve en uzun on yılını doğru okumak ve
doğru anlamak için “Osmanlı’nın en uzun yüz yılına” bakmamız gerek.
Bir koca imparatorluğun nasıl dağıldığını anlayabilirsek, bir genç
cumhuriyetin nasıl dağıtılmak istendiğini de anlayabilir ve
dağılmaması için neler yapmamız ya da neleri yapmamamız gerektiğini de
görebiliriz.
Bizim “Avrupa’daki vatanımız” Balkanlar ın elimizden çıkması 1806 Sırp
isyanı ile başlar. Etnik ve ideolojik de değildir, tamamen kötü
idareden, yeniçerilerin serkeşliğinden doğmuştur. Dış müdahalelerle
kısa zamanda ideolojik ve etnik bir temele oturur. 1812’de muhtariyet
veririz, 1878’de de “tam bağımsızlığını” kabul etmek zorunda kalırız.
Bu isyan “önce muhtariyet(özerklik) sonra tam bağımsızlık”
uygulamasının ilk örneğidir ama tek örneği değildir.
Balkanlar ın ikinci isyanı Yunan isyanıdır. Bu tamamen etnik, dini ve
ideolojik bir isyandır. İsyanı yönetecek olan ve ideolojisi elan da
canlılığını koruyan Ethniki Hetairia(Filik Eterya) 1804’te Odesa’da
kuruldu. İsyan 12 Şubat 1821’de Mora’da başladı. Mora isyanı
Balkanlar daki ilk Türk katliamıdır. Bir gecede 20 bin Türk
katledilmiştir. Şehitlerimizin sayısı isyan sonunda 40 bini aşar. 5
Ekim’de düşen Tripoliçe’deki kurban sayısı ise 8 bindir.
Bağımsız Yunanistan bizden ayrılarak kurulan ilk devlettir. Osmanlı
İmparatorluğu 1832’de İngiltere, Fransa ve Rusya ile imzaladığı
İstanbul Barış Anlaşmasıyla Yunanistan’ın bağımsızlığını kabul ve
sınırlarını taahhüt eder.
Asırlarca Osmanlı hakimiyetinde kalan Eflak’la Boğdan 1858’de Romanya
Prensliği adı altında birleştirilir. 1866’da hala Osmanlı
İmparatorluğu’nun bir parçası sayılmaktadır ama 30 bini aşmamak üzere
bir milli ordu kurma hakkını elde etmiştir. Bağımsızlığa giden yolun
özerklik menzili aşılmıştır. “Prenslik tacını krallık tacı ile
değiştirip bağımsızlığa kavuşması” için sadece 12 yıl beklemesi
yetecektir.
Bulgaristan, bunlar arasında bağımsızlığını en son kazanandı. 1908’dir
Bulgarların bağımsızlık ilanı. İkinci Meşrutiyet’in ilanında bizim
İttihatçılarla Bulgar Komitacıları caddelerde meydanlarda kol kola
“uhuvvat, müsavat, hürriyet ve adalet” diye bağırıyorlardı. “Uhuvvat”
kardeşlik demekti. Balkan Harbi’nde bize en büyük darbeyi Bulgarlar
vuracak, en vahşi işkenceleri “uhuvvat” sloganı ile kol kola
girdiğimiz Bulgar çeteciler yapacaktı.
1806’daki Sırp isyanı ile başlayan Balkan ayaklanmaları sonunda önce
muhtariyetlerine(özerkliklerine) kavuşan sonra da tam
bağımsızlıklarını elde eden dört Balkan devletçiği Yunanistan,
Sırbistan, Karadağ ve Bulgaristan 1912’de bize karşı “Haçlı seferi”
başlatacak ve bizi beş asırlık Türk yurdu Balkanlar dan ebediyen
atacaklardır.
Şu günlerde güneyimizdeki gelişmeleri beş asır önce batımızda
yaşananların ışığında okumaya ve anlamaya mecburuz. Tarih sadece ders
alamayan aptallar için tekerrür edermiş; üstat Mehmet Akif Ersoy öyle
söylüyor.