n
n
n
n
n Yıllar var ki yerli dizi seyretmiyorum. Hepsi birbirinin kopyası, hepsi şiddet dolu, hepsinden kan damlıyor. Bizim insanlarımız demeye bir türlü dilimin varmadığı insanlar birbirinin kuyusunu kazıyor, birbirinin ırzına geçiyor, birbirinin canını alıyor. Kaba, cahil ve kana susamış insanlar. Ya da kaypak, yılışık, riyakar tipler.
n
n
n
n Dizilerin aktardığı dünyadan nefret ediyorum. O dünya, bizim dünya bizim dünyamız ve oradaki insanlar bizim insanımız değil. Ya da benim bildiğim dünyamız orada gösterilen dünya değil. Biz kavgaların da olduğu ama dostluğun, sevginin, yardımlaşmanın, adap ve edebin daha ağır bastığı bir dünyada büyüdük. O dünyada ne bu ihanetler ne de bu nefretler vardı. Çocukluğumuzun dostluk ve sevgi dünyasından bugünün ihanet ve nefret dünyasına nasıl geldik, niye geldik, bir türlü anlayamıyorum.
n
n
n
n İhaneti biz Brezilya dizilerine has sanırdık. Önce o dizilerin esiri olduk. Sonra da o ihaneti şiddetle besleyerek kendi sinemamıza, kendi hayatımıza taşıdık. Artık nefret dilinden gayrı dil bilmiyoruz, artık sevgi sözcüklerini kullanmaz olduk. Nefretimizle birlikte korkularımız da büyüdü. Baktığımız her yerde bir düşman görüyoruz. Göremezsek hayal ediyoruz. Adeta düşmanlarımızla varız. Onlar varsa biz varız, onlar yoksa biz de yoğuz!
n
n
n
n Ben salıları da sevmiyorum. Salı günleri siyasi partilerin grup toplantıları var. Açmıyorum televizyonu, kazara bir dost yanında açık yakalandığımda da kaçıyorum televizyonlu mekandan. Üç liderin birbirine yönelik hakaret dolu sözlerini duymamak için kaçıyorum. Nefreti, hiddeti ve yeni bir kavganın korkusunu yüreğimde hissetmemek için kaçıyorum.
n
n
n
n Çevremiz yangınlarda. Irak, Suriye, İran derken şimdi kuzeyimizi de sardı ateş. Nereden ne zaman bize sıçrayacağı belli olmayan bunca ateş varken çevremizde bir de kendi topraklarımızda nefret yangınlarına ne gerek var? Birbirimize sıkılmış yumruklarımızla yaralarımızı nasıl saracağız? Vurmak için havaya kalkmış kollarımızla nasıl kardeşçe kucaklaşacağız? Ve hırstan kararmış gözlerimizle aydınlık geleceklere doğru yolu nasıl bulacağız?
n
n
n
n Ya biz bu nefreti öldüreceğiz kafamızda ve yüreğimizde yahut da bu nefret bizi boğacak bizim toprağımızda. Çözülüyoruz, ayrışıyoruz, korkarım bu gidişle dağılacağız. “Millet olmaktan uzaklaşıyoruz” diyeceğim demeye henüz dilim varmıyor. Ama korkarım bu gidişle onu demem de yakındır.
n
n
n
n Dilerim korktuğuma uğramam/uğramayız. Dilerim akılları başlara devşirir bir an önce kavga ve nefret dilini terk eder sevginin melodilerine açarız kulağımızı ve yüreğimizi.
n