Tarih yolculuğuna hele de Kurtuluşun ve 'kuruluşun şanlı yolculuğuna' çıkacaksanız eğer 'kalpazanların' kılavuzluğuna teslim olmayacak, yalanlara, yanlışlara inanmayacak, pirim vermeyecek ve adını değiştirseniz bile onun ve silah arkadaşlarının yürüdüğü yolu yani 'Kurtuluşun Yolunu' değiştirmeyeceksiniz.
Daha önce de birçok defa yazdım yine yazacağım: Samsun Büyükşehir Belediyesi'nin adı sonradan 'Kurtuluş Yolu' olarak değiştirilen 'Ata Yolu' projesi son derece doğru bir projedir ama ne yazık ki yanlışları da bünyesinde taşımaktadır. Gerçi yanlışlar, uyarılar ve itirazlar sonucu büyük ölçüde tasfiye edilmiştir ama hala mutlaka düzeltilmesi gereken bir yanlışı bünyesinde bulundurmaktadır.
Ben yılardır bu konuyu yazıyorum, yanlışları birer birer sayıyorum ve işaret ettiğim yanlışların birer birer ayıklandığını görmenin mutluluğunu yaşıyorum. 'Kurtuluş Yolu' gibi tarihi bir projenin, duyduğu her çocuk ya da yaşlı nine rivayetini o kitabından bu kitabına aktarmayı ve hepsini de kamu kaynaklarından bastırmayı başaran 'tarih kalpazanı' şahsın yalanlarından ve yanlışlarından kurtulması/kurtarılması kimi sevindirmez ki?
01.06.2018 günlü yazımda 'Mustafa Kemal Atatürk'ün Mıntıka Palas'ta kalıp kalmadığı, köylerde gizlenip gizlenmediği, Rumlar tarafından öldürülmek istenilip istenilmediği, Samsun'dan Havza'ya çetecilerin himayesinde götürülüp götürülmediği, herhangi bir un değirmeninde Hüseyin Rauf Beyle buluşup buluşmadığı' gibi bir takımı sorular sormuştum. Projenin danışmalarından Mehmet Köseoğlu'nun yazıma gönderdiği sosyal medya açıklamasını noktasına virgülüne dokunmadan sizlerle paylaşıyorum:
'Sayın Osman Kara abim, Mustafa Kemal, Mantika Palas Oteli'nde kalmıştır. Köylerde saklanmamıştır. Karaya çıktığında herhangi bir Rum'un saldırısına uğradığı yönünde bir bilgi verilmemiştir. Mustafa Kemal'i Havza'ya götürenlerin çeteler olduğu yönünde rapora bir bilgi yansıtılmamıştır. Karageçmiş köyünde konaklamadığı gibi değirmenlerde de kaldığı yönünde raporlara herhangi bir şey yazılmamıştır. Raporlarımızda böyle bir bilgi yoktur. Geriye dönük yazılan raporların yazmanlığını yapan birisi olduğum için rahatlıkla bunları belirtebilirim. Raporların sekreterliğini bizzat ben yaptığım için hepsi belediyemiz arşivinde yer almaktadır.'
Hem sevindim hem üzüldüm. Projenin yanlışlardan arınmasına/arındırılmasına sevindim ama 'tarih kalpazanı' o şahsın yalan ve yanlışlarının yol açtığı kaynak israfına üzüldüm. Eğer atalarımızın 'zararın neresinden dönülse kardır' sözünü esas alırsak sevincimin üzüntümden fazla olması gerekir ama yine de kaybolan kaynağa ve zamana yanmamak mümkün değil.
Bu açıklamadan sonra söylenecek tek bir söz var: 'Sökün o tabelayı oradan.' Evet; sökün o tabelayı artık Unkapanı Yokuşu'ndan ve alın gerçek yerine yani Bağdat Caddesi'ne. Birileri yalanlarla yanlışlarla yolunu bulabilir ama tarihi yolundan çıkartamaz ve hele de Milli Mücadele'nin yolunu da anlamını da değiştiremez. O 'tarih kalpazanı'nın işaret ettiği ve tabela diktirdiği yol yanlıştır, lütfen o yoldan bir an önce vazgeçiniz ve yalanların yanlışların izinden değil Mirliva Mustafa Kemal Paşa ve silah arkadaşlarının izinden gidiniz.