Eğer gazeteci isek işimiz, halkımızı yalan, yanlış ve düzmece haberler ya da akıldışı yorumlarla yanıltmak değil, 'en doğru ve tam bilgiyi en kısa zamanda' duyurarak aydınlatmaktır. Biz de insanız, elbet birilerini daha çok, birilerini daha az seveceğiz, birilerine hem selam hem de oy verirken diğerlerine ne selam ne de oy vereceğiz. Ama asla yalan yazmayacağız, halkın kafasını karıştırmak için aslı astarı olmayan dedikodular üzerinden uyduruk yorumlar yapmaya kalkışmayacağız. Gazetecilikle pazarlamacılık bir arada yürümez.
Akıldışı, gerçekdışı haberler uçuruluyor. Kamuoyunun yakından bildiği isimler kullanılarak hem kamuoyu yanıltılmak isteniyor hem de o isimler yıpratılıyor. Dün bu köşede iki isimden bahsetmiştim, birisi Haluk Koç'tu, diğeri de Hayati Tekin'di. İkisinin de adaylığı asla söz konusu değildi, olmazdı, olamazdı. Birisi siyasete veda hazırlığında, diğeri ise genel merkez yönetimiyle tersti. Ama onları kendi gelecekleri için potansiyel rakip görenler ya da yazacak gerçek haber bulamayanlar spekülasyona devam ediyordu.
Ben Prof. Dr. Haluk Koç'un aday olmayacağını önceki gün yazmıştım, Haluk Hoca da 'aday olmayacağını' dün açıkladı. Ben 'CHP'de Haluk Koç'un adı ikide bir ortaya atılıyor. Haluk Hoca'nın CHP içindeki konumu ve siyasete nokta koymaya hazırlanmasına rağmen meselenin tekrar tekrar gündeme taşınması düşündürücü. Sanki birileri Haluk Hoca'yı özellikle yıpratmak istiyor' demiştim. Haluk Hoca da 'Son günlerde belediye başkanlığı adaylığı konusunda Ankara, Samsun, son olarak da İzmir için adının geçirildiğinden' bahisle haberleri yalanladı. Hoca'nın açıklamasının tamamını haber sütunlarımızda ıslak imzasıyla bulacaksınız.
Bir diğer yalanlama da adı CHP büyükşehir adayı olarak geçen eski belediye başkanı ve eski milletvekili Hayati Tekin'den geldi. İyi Parti İl Başkanı Av. Recep Güleroğlu'nun 'Hayati Tekin ittifak için ideal adaydır' mealindeki açıklaması üzerine Hayati Tekin, Haber Gazetesi muhabirine 'adaylığının söz konusu olmadığını ve olamayacağını' belitti. Bu konuyu da haber sayfamıza taşıdık.
Aynı hayal mahsulü ve yıpratıcı söylentiler hem Zihni Şahin hem de Osman Genç üzerinden de yayılıyor. Üstelik de 31 Mart seçimlerinde aday olabilmek için yola çıktıkları partilerinin karşısında olacakları söylemiyle. Osman Genç, AK Parti'nin sonradan olma mensubu değildir, o toprakların, o iklimin, o hava ve suyun koynunda büyümüştür. Kızabilir, hem de çok kızabilir ama partisinin karşısına geçmez. Bunu ondan beklemek ona dostluk değil hakarettir.
Aynı şey Zihni Şahin için de geçerlidir. Onun boy attığı toprak başka olsa da Zihni Şahin karakteri 'sırf aday gösterilmediği' için partisinin karşısına geçmesine izin vermez. Esaslı fikir ayrılıkları doğarsa, onuruyla oynanırsa bir an bile durmaz belki ama asla makam ve mevki gerekçesiyle böyle bir yola sapmaz. Bir de şu var: Olmayacak duaya da amin demez.