Şüphesiz şehitlik kavramı dini bir kavramdır. Son günlerde bu kavram çok tartışılır hale geldi. Bu tartışmaların ana nedeni ise ülkemizde yaşanan birçok olumsuz olay sonrasında yapılan bazı resmi açıklamalardır. Bu açıklamaların tansiyonu düşürmek ve acılı aileleri teselli etmek için yapıldığını söyleyenler var.
Maden ocağı ya da başka bir iş kazasında bir kişi hayatını kaybettiğinde kimsenin haberi olmaz ve kimsenin sesi çıkmazken, özellikle Soma’da yaşanan maden faciasında yaşamını yitiren 301 işçi ile ilgili yapılan resmi açıklamalarda maden şehitlerinden söz edilmesi, yine geçtiğimiz günlerde İstanbul’da yaşanan asansör kazasında 10 inşaat işçisinin yaşamını feci bir şekilde yitirmesi üzerine yapılan açıklamalarda şehitlik kavramının bilinçli bir şekilde kullanılması toplum tarafından en sert şekilde eleştirilmektedir. Şehit kim ,sorusuna herkes tarafından yanıt aranmaktadır. Doğrusu Türkiye gerçeğinde şehitlik kavramı bilinçli bir şekilde genişletilirken istismar kapısının da açıldığını görüyoruz. Bu kapıların yeni Türkiye kavramı ile birlikte açıldığını bol keseden dağıtılan şehitlik kavramının da bir siyasi rüşvet haline getirilmek istendiğini görmemek saflık olur. Bugüne kadar bizim bildiğimiz şehitlik kavramı içerisinde asker ve polisler yer alırken, artık bu kavramın içerisine sivil şehitlik kavramı da dahil edilerek, şehitlik haklarından faydalananların sayısı artırılmıştır. Resmi anlamda bu esneklik uygulanırken ,maalesef bazı şeyler karıştırılmıştır. Şehitlik kavramının manevi yönü yeterince dikkate alınmamıştır. Bir şehit yakını olarak düşüncem odur ki,22 yıl önce kardeşim teröristler tarafından katledildiğinde bize anlatılan şehitlik kavramı ile bugün anlatılan şehitlik kavramının aynı olmadığıdır.Çünkü resmi anlamda artık kime şehit denir ,kime şehit denmez bunun sınırını göremez olduk. Bunun en önemli nedeni de resmi makamların bazı yanlış uygulamalarıdır. Şehit yakınlarına siyasi hesaplarla şu hak ,bu hak verilirken ,ülkede yaşanan başka mağduriyetlere gösterilmeyen ilgi nedeniyle yükselen tepkiler bugünkü çarpık tabloyu hazırlamıştır. İş kazalarını sadece basit bir kaza olarak görmek, birçok iş kazasının bir cinayet olduğu gerçeğini değiştirmez. İş cinayetlerini iş kazası gibi göstermek vicdansızlıktır.Türkiye’de yaşanan iş kazalarının değil, iş cinayetlerinin sayısı yüksektir. Bu ayıbı düzeltmek yerine bu iş cinayetlerinde yaşamını yitirenlere şehit diyerek tepkileri azaltmaya çalışmak yeni iş cinayetlerinin yaşanmamasına engel olmaz.İş kazaları ile şehitlik kavramını ilişkilendirmek şehitlik kavramının manevi yönünü görmezden gelmektir. Son günlerde her kaza sonrası yapılan şehitlik açıklamaları, şehitlik kavramını istismar etmektir. Şehitlik mertebesi iş cinayetlerine teselli değildir.
Bugün artık yeni Türkiye çıkışı ile birçok kavram karıştırılmıştır. Maalesef o karıştırılan kavramlardan birisi de şehitlik kavramıdır. Bu durum daha fazla istismar edilmemeli ve Şehitlik kavramı sus payı olarak dağıtılmamalıdır.