18 Nisan 1992  -18 NİSAN 2024                                      

                                   18 NİSAN   KIYAMET GÜNÜ VE ANNESİNİN MAVİ GÖZLÜ PAŞASI…

9.Bölüm

           Kars Valiliği önünde şehitler için resmi tören başlatıldığı sırada Pamuk geçidi bölgesine çıkan her yerde dağ ,taş didik didik aranıyor ,şehitlerin silah arkadaşları teröristleri yakalamak için ciddi anlamda operasyon yapıyordu. Ağrı dağı eteklerindeki Iğdır ve Doğubeyazıt bölgesindeki  bölücü yandaşları  ne yazık ki içimizdeki hainleri görmedik ,bilmiyoruz yalanıyla saklamaya devam ediyorlardı. Yapılan operasyonlar nedeniyle görüntü vermeyen bölücü hainler fare gibi sıkıştıkları inlerinde belki de döktükleri kanın insanlık dışı sevincini yaşıyordu. İnsan denilemeyecek kadar beynini terörist başına teslim etmiş olan aşağılık  bölücü yaratıklar cezası hiç bitmeyecek bir insanlık suçu işlemişlerdi.4 anne yüreğine ateş düşüren bölücü hainler ,hiçte hak etmedikleri bir şekilde bu ülkenin nimetlerinden faydalanıyordu. Çünkü gündüz dükkanında esnaflık ,tarlasında çiftçilik yapan veya devlet dairesinde çalışan ama geceleri teröristlerle birlikte hareket eden bir çok insan yardım ve yataklık yaparak terör örgütünü güçlendiriyordu. Akıl alır gibi değil ama böylesi teröristlerde duyduk veya gördük. Bu süreçte Kars Valisi ,valilik önünde gerçekleştirilen törende, ”kahrolsun PKK”,”Şehitler ölmez vatan bölünmez”. Sloganları eşliğinde konuşmasını tamamlamıştı .Aslında söz çoktan bitmişti. Kim ne konuşuyordu şehit yakınlarının kulakları bütün konuşmalara artık kapalıydı. Bir an önce törenin bitmesini , daha fazla gecikmeden şehitlerini alıp memleketlerine gitmek isteyen şehit yakınlarının sabırsızlığı ,  yorgun gözlerinden anlaşılıyordu. Neyse ki Kars Valiliği önünde yapılan resmi tören çok uzun sürmedi. Şehit cenazelerinin  tekrar ambülansa alınması, şehit yakınlarının havaalanına götürülmek üzere diğer araçlara ,askeri görevliler tarafından  bindirilmesiyle birlikte konvoy halinde havaalanına hareket edildi. Havaalanına hareket şehitlerin Kars’a ve silah arkadaşlarına sonsuza kadar sürecek kıyamet günü vedasıydı. Bu veda siren sesleri arasında 4 güzel askerin asker selamı ile Kars’a son vedasıydı. Kars’a bir daha hiçbir şekilde gelmeleri mümkün değildi. Kahramanların bu vedası çok acıydı. Serhat şehri Kars’da kahramanların peşinden karanfil atanlarda, gözyaşları sel olanlarda vardı. Hiç kimse Kars’da 4 güzel asker hakkında olumsuz bir şey söylemiyordu. Hepsi için “melek gibiydiler “ifadesi kullanılıyordu. Ne yazık ki karıncayı bile incitmeyen 4 güzel insanı ,bölücü teröristler hunharca katlettiler. Kimse bölücü hainlere engel olamadı. Böyle olacağını kimse düşünmemişti. İçimizdeki hainler kudurduklarından maalesef 4 güzel insanı Kars koruyamadı.4 ocağa ansızın ateş düştü. İnternet,cep telefonu,sosyal medya ,çok kanallı özel televizyonlar yoktu ama kara haber şehitlerin memleketlerine herşeye rağmen yıldırım hızıyla düştü. Kars Havaalanında bekleyen Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait kargo uçağı kimbilir, kaçıncı kez Türk bayrağına sarılı şehitlerin tabutu ile memleket memleket uçmaya hazırlanıyordu. Askeri uçak ve personeli hazırlıklarını tamamlamış tam kadro uçmaya hazır bekliyordu. Uzun uzun uçacaklardı ,bu defa yükleri gerçekten çok ağırdı.4 şehidin cenazesini konvoy eşliğinde Kars havaalanına getiren askeri yetkililer 4 ambülansla pistte bekleyen kargo uçağına arka taraftan yanaştılar askerlerin yardımıyla ambülanstan sırayla alınan 4 şehit astsubaya ait Türk bayrağına sarılı tabutlar uçaktaki ayrılan yerlerine sırasıyla yerleştirildiler kaymasın diye sıkı sıkı emniyet kemeriyle bağlandılar .Uçağın arka bagajında bunlar yaşanırken ,İlhan astsubayın annesi ,eşi ve küçük çocuğu kokpitteki yerlerine havacı subaylar tarafından yerleştirildiler. İlhan astsubayın babası ,ağabeyi,Naci astsubayın yakınları 4 şehidin cenazesine refakat eden 3 astsubay 1 asteğmen uçağın içindeki yerlerine görevli havacı astsubay tarafından oturtuldu. Doğrusu her şey hızlı bir şekilde tamamlanıyor uçak uçuşa hazır hale getiriliyordu. Vedalar yapıldıktan uçağın kapısı ,arka bagajı kapatıldığında pistteki uğurlamaya gelen Kars Garnizon Komutanı ve beraberindeki subay ve astsubaylar güvenli bir bölgeden uçağın havalanmasını asker selamı ile silah arkadaşlarını uğurlamaya hazır bekliyorlardı. Uçağın motoru çalıştığında veda zamanı gelmişti. Asker selamı verildi ,pistte ilerleyen uçak bir noktadan sonra hızla büyük bir gürültü çıkararak havalandı. Uçağın rotası Samsun Havaalanınaydı. O yıllarda Samsun havaalanı hemen Esentepe Kışlasının yanındaydı Şimdiki Ulugazi Toki konutlarının bulunduğu bölgede Samsun’un  ilkadım ilçesi sınırları içerisindeydi .Bölgedeki yapılaşma nedeniyle Uçakların kalkış ve inişleri tehlikeli olmaya başladığından şimdiki Samsun - Çarşamba Havaalanı inşaatı  yapılıyordu. Bu yüzden Askeri kargo uçağının Samsun’a  inememe durumu konuşuluyordu. Hava muhalefeti olmaması halinde Samsun Havaalanına güvenli iniş yapılabileceği değerlendirilmiş alınan bilgiler ışığında uçağın rotası Samsun Havaalanı olarak belirlenmişse de aksi bir hava muhalefeti durumda inişin Merzifon Askeri Havaalanına gerçekleştirileceği söylenmişti. İlhan astsubayın ağabeyinin ısrarı Samsun Havaalanıydı. Askeri pilotlar İlhan astsubayın ağabeyine bunu deneyecekleri sözünü vermişlerdi. Askeri pilotlar son derece deneyimli pilotlardı. Onların tecrübesi bu hassas inişi gerçekleştirecekti. İlhan astsubayın yakınları buna inanıyordu. Naci astsubayın cenazesini ise Samsun Havaalanından Tokat Niksar’a götürmek için bir askeri ambülansta Samsunda havaalanında bekletiliyordu. Ama şehitlerin cenazeleri karşılamak ve uğurlamak üzere Samsun Havaalanında hiçbir protokol mensubu beklemiyordu. Şimdiki cenazelerde olduğu gibi Ne Vali,ne Garnizon Komutanı,ne Belediye Başkanı,ne İl Emniyet Müdürü ,ne İl Jandarma Komutanı ve diğerleri Milletvekilleri siyasilerde beklemiyordu.Günlerden pazartesiydi tatil günü bile değildi mesai saatleri içerisindeydi ama protokoldan hiç kimse yoktu.O yıllarda maalesef öyleydi. Samsun Havaalanında bekleyen Merkez Komutanlığına bağlı askeri inzibatlar ve başlarında görevli astsubay(Hasan Başçavuş) ,havaalanı polisi şehit astsubay İlhan Hamlı’nın Ordudan ve Samsundan gelen akrabaları çocukluk arkadaşları ,mahalle komşuları kendi imkanları ile havaalanına gelmiş Kars’dan gelecek askeri uçağı ve içindeki Şehit astsubay ilhan Hamlı’nın cenazesini bekliyorlardı. Birde Tokat Niksarlı şehit astsubay Naci Yıldırımın Niksar’dan ve Samsundan gelen yakınları, akrabaları  bekliyordu. Diğer iki astsubayın yakınları ise Ankara’da bekliyordu. O dev kargo uçağının içinde 4 ana kuzusu Türk bayrağına sarılı tabutun içerisinde yatıyordu, Türk bayrağının üzeri karanfillerle süslenmiş, her tabutun başında şehitlerin  acele büyütülüp cam  çerçeve içerisine alınmış siyah beyaz fotoğrafı bulunuyordu. Fotoğraflar şehitlerin özlük dosyasından alınarak askeri birlikte büyütülmüştü. Her tabutta ise şehitlerin isimleri yazıyordu şimdiki gibi bilgisayarda değil elde ama özenle yazılmış yazılardı.Uçak Kars’dan havalandığında kokpitte yolculuk yapan şehidin kızı annesinin kucağında mışıl mışıl uyuyordu. Herkes gibi İlhan astsubayın çocuğu da çok yorgun düşmüştü. İlhan astsubayın yakınları ne büyük bir talihsizlik yaşıyordu.En talihsizi İlhan astsubayın kızıydı babasının Türk bayrağına sarılı  tabutu ile birlikte babasının memleketine uçuyorlardı. Ama kimse kimseye dokunamıyordu. Hiç hak etmedikleri bir acıyı yaşıyorlardı. Ne uzun bir yolculuktu .

           Sanki günlerdir havada uçuyor gibi bir hisse kapılmışlardı. Sık sık görevli astsubaya daha ne kadar uçacaklarını soruyorlardı. Samsun semalarına geldiklerinde biraz sonra planlandığı gibi Samsun Havaalanına iniş gerçekleştirileceği bilgisi verilmişti. Saat 16:00’ya yakındı ,uçak büyük bir gürültüyle eski Samsun Havaalanına inişini gerçekleştirmiş .Pistte uygun bir yere park etmişti. Şehit cenazelerini bekleyenlerle birlikte iki ambülans aynı anda piste doğru hareket etmişti. Uçağın kapıları ve kargo bölümü açıldığında 4 tabuttan ikisi, İlhan astsubaya ve Naci astsubaya ait tabutlardan öncelikle Naci astsubaya ait olan Türk bayrağı ile sarılı olan tabut inzibat askerleri tarafından alınarak pistte bekleyen ambülansa yerleştirilerek yakınlarıyla birlikte Tokat’ın Niksar ilçesine uğurlandı. İlhan astsubaya ait Türk bayrağına sarılı  tabutta aynı şekilde inzibat askerleri tarafından alınarak askeri ambülansa yerleştirildi. Vakit geç olduğu için 21 Nisan günü cenaze töreni yapılmak üzere havaalanına birkaç dakikalık mesafede bulunan o yıllarda açık olan Esentepe Askeri Kışlasının hemen yanındaki Samsun Sahra Sıhhıye Okul Komutanlığına ait olan Asker Hastanesi  morguna götürülmek üzere bekletiliyordu. İlhan astsubayı bekleyenler ambülansa alınan Türk bayrağına sarılı İlhan astsubay ait   tabuta dokunmak için yarışıyordu. Bu arada  pistte bekleyen  iki şehidin naaşlarını Samsun’da sahiplerine teslim eden Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait askeri kargo uçağı kapılarını kapatarak hiç bekleme yapmadan uçakta kalan 2 şehite ait Türk bayrağına sarılı tabutla birlikte Ankara’ya uçtu. Uçak yarı yarıya boşalmış uçakta 2 tabut ve onlara refakat eden 2 astsubay bulunuyordu .İniş yapamaz dedikleri havaalanına 2 şehidin naaşlarını güvenli bir şekilde bırakarak, güvenli bir şekilde havalanan askeri kargo uçağı bir süre gökyüzünde göründükten sonra ses duvarını aşarak  gözden kaybolup gitti.

          Uçağın rotası Ankara’yı gösteriyordu, son nokta Ankara idi. Erkan ve Mustafa astsubayın Türk bayrağına sarılı naaşları Ankara’da aileler tarafından tarifsiz bir acı içerisinde bekleniyordu. Uçak gözden kaybolduktan sonra önce Naci astsubayın cenazesinin içinde bulunduğu ambülans Niksar istikametine hareket etti. Gidenlere İlhan astsubayın yakınları tarafından  el sallandı ,gözyaşı döküldü,Naci astsubay  asker selamı ile uğurlandı. Peşinden ise İlhan astsubayın naaşının içinde olduğu ambülans Samsun Asker Hastanesine hareket etti. Saatlerdir havaalanında askeri uçağın inişini bekleyenlerde havaalanını boşalttı. O tarihteki protokol üyelerinin zaten hiç birisi Samsun havaalanına gelmemişti. Şimdiki şehit cenazelerinin karşılanmasına bakınca o günleri hatırlamak acı verse de yapacak bir şey yoktu. Sonuçta protokol kurallarını aileler koymuyordu. Ne yazık ki o yıllarda burnundan kıl aldırmayan bir çok görevliyi tanımış olmanın talihsizliği şehit ailesi için kötü bir anı olarak kaldı. Keşke devletin şefkatlı samimi ve vefalı yüzünü burnundan kıl aldırmayanlar kendi şahsi kaprislerine kurban etmeselerdi. Çok daha iyi olurdu .Maalesef o yıllar biraz kibirli hakimiyetinin yaygın olduğu yıllardı. İlhan astsubay tayin olup Teknisyen astsubay olarak gelmeyi hayal ettiği Samsun Asker Hastanesinin buz gibi morgunda Türk Bayrağına sarılı tabutun içinde bir gece daha geçirecekti. 20 Nisan Pazartesini 21 Nisan Salıya bağlayan buz gibi bir geceyi daha morgda geçirmek hiç de kolay bir gece olmayacaktı. İlhan astsubay morga yerleştirilirken ağabeyi Ayhan ,cenaze töreninden sorumlu Hasan Başçavuşa mutlaka ilhan astsubayın yüzünü görmek istediklerini söylemişti. Hasan Başçavuş tabutun kapağının açılmayacağını çakılı olduğunu bunu yapamayacaklarını söylüyordu. Şehidin ağabeyinin ısrarı ve güvence vermesi sonucu Hasan Başçavuş yumuşamıştı. Ertesi gün cenaze töreni günü Hasan başçavuş mesai saati başladığında morgda ailenin isteklerini yerine getirme sözü vermişti. Doğrusu Hasan Başçavuş ailenin şehidin tabutu açıldığında cenazeye sarılmasından endişe ediyordu .Geçmiş tecrübelerinden bahsederek başka şehit cenazelerinde yaşadıkları olumsuzlukları anlatmış aynı şeylerin yaşanmaması için tedbirli davranıyordu.  

(Devamı Yarın)

AYHAN HAMLI SAMSUN