n
n n
n n “Kaht-ı rical” eski bir deyimdir; “devlet adamı kıtlığı” demektir. Son zamanlarda hemen her şeyi malettiğimiz ecdadımız “devlet adamı kıtlığını” çok çekmiş ve bundan çok yakınmıştır. Altı asırlık bir imparatorluğun sahipleri, bizim yüz yıllık cumhuriyetin sahip olduğu “devlet ricali/devlet adamı” bolluğunu görselerdi çok kıskanırlardı(!) sanırım.
n n
n n Aslında sadece Osmanlı ecdadımızı değil, Cumhuriyetin ilk iki ve hatta üçüncü kuşağını oluşturan dedelerimizi ve babalarımızı da ilave etmek lazım şaşıracaklar listesine. Daha altmışlı, yetmişli yıllarda bile yoktu böylesine bir bereket! İnsanlar makam, mevki söz konusu olduğunda hep başkasını öne sürerlerdi. “Falan üstat dururken bize yakışmaz o makama oturmak” ya da “ Filan ağabey dururken bize düşmez aday olmak” derlerdi. O insanlar mı çok korkaktı yoksa şimdikiler mi çok cesur; bilemiyorum. Ya da onlar fazla mı mütevazıydı yoksa şimdikiler fazla mı haddini bilmez?
n n
n n Bir, ecdadımızın bir makama bir aday bile bulamamasındaki “devlet adamı kuraklığına/kıtlığına” bakınız bir de bizim, herhangi bir ilçede on- on beş, herhangi bir ilde yüz-yüz elli belediye başkan adayı çıkaran zenginliğimize bakınız. Ve gelin de ecdadımızın talihsizliğine ağlamayıp, bizim zenginliğimize şükretmeyiniz?
n n
n n Sadece “devlet ricali/adamı ve siyasetçi bolluğu” yaşamıyoruz. Hayal zenginliği, proje bolluğu ve vaat bereketi yaşıyoruz. Bir küçük ilçede oturup bir kocaman ilin ve hatta koskocaman bir ülkenin kaderini değiştirecek projeleri seçim öncesi piyasaya süren ve oy deposu seçmenlerin bilgisine sunan süper insanlar mı? Ya da rekorlar kitabına girmeye hak kazanmış palavralar demeti mi? Ne arasanız var bu piyasada. Maliyeti mi? Kaybedilecek bir beş yıl. İnanıp inanmamak maliyeti ödemek açısından fark etmiyor. İnananların kararı inanmayanları da ortak ediyor kentin makus kaderine. Birarada yaşamanın ortak bedeli bu olsa gerek.
n n
n n Şimdilik daha başkan adaylığı yarışı var siyasette. Yarın meclis adaylıkları gündeme geldiğinde seyredin adam bolluğunu, aday bereketini. Gök yarılıp yeryüzüne inen yağmur misali etrafı sele boğarsa; meclis aday adayları, sakın şaşırmayınız. Bunu bazıları haddi bilmezliğe yorsalar da siz adam bolluğuna verip mutlu olabilirsiniz. İyimserle kötümser arasındaki fark da budur. Bardağın yarısının boş olmasını dert edenlerle bardağın yarısının doluluğunda mutluğu yakalayanlar gibi.
n n
n n Bu arada bir hatırlatma; siz bakmayın başkan aday adaylarının bolluğuna, bunların büyük bir kısmı belediye meclis üyeliğine fit. Bir zamanlar bir reklam vardı “Ceket uyduramadık pantolon verelim” diye. Başkanlık bulamayanların meclis üyeliğine razı olması ya da bürokraside bir basamak yukarıya çıkması/çıkarılması da bir hesaptır ve oldukça yaygındır. Tabii bir de, “şimdi adımızı duyuralım da iki yıl sonraki genel seçimlerde milletvekili adaylığına hazırlık olur” diye düşünenleri de hesaba katmak gerek.
n n
n n Bu arada “Bir ideal uğruna bir siyasi partide vatan, millet, din ve devlet kavgası verenler ne yapacak?” diye sorarsanız cevabı kolay: Bugüne kadar ne yaptılarsa yine onu yapacaklar: Çalışmaya ve aldanmaya devam edecekler… Onlarda bu omuz olduğu sürece daha çok kurnaz basar o omuzlara ve tırmanır hak etmediği makamlara…
n n
n