n
n
n
n
n Beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz, seversiniz ya da sevmezsiniz ama bir adam ömrünün yirmi küsur yılında otuzu aşkın okul yaptırmış ve topluma bağışlamışsa ve bunu yüze tamamlama sözü vermişse; o insana bir teşekkürü çok göremezsiniz. Bir teşekkür, bir “Allah razı olsun” sözü bunları yapan adama methiye değildir, bir hakkın teslimidir ve başkalarını da hayra teşviktir.
n
n
n
n Kendisi doğru dürüst okul yüzü görmeyen ve içindeki hasretin yürek yangınını başka çocuklar çekmesin isteyen adam yabancımız değil; bu kentin insanı, gönlü kasasından daha zengin. Türkiye’nin kasası en dolu, serveti en fazla yüz altmış adamı arasında yok ama ”gönlü en zengin” ilk yirmi adamı arasında var. On yılda seksen milyon bağış yaparak listeye on altıncı sıradan girmiş. Yaptırdığı ve eğitime bağışladığı okullar, beş on derslikli küçük ve sıradan köy okulları değil; içlerinde Anadolu liseleri, dört yıldızlı otel kalitesinde yurtlar var. Üniversitelere verdiği katkılar milyonlarla (eski hesap trilyonlarla) ifade ediliyor.
n
n
n
n Bu gönlü kasasından zengin adam, bu topraklarda doğmuş ama ekmeğini gurbette bulmuş. Bu toprakların burada kazanıp burada zengin olmuş kimi evlatlarının aksine; burada kazanıp dışarıda harcamıyor, dışarıda kazanıp burada harcıyor. En son Canik İmam Hatip Anadolu Lisesi’ne üç milyon bağışladı. Ve temel atma törenine gönderdiği mesajda yüz okul sözünü yineledi. Yüz okul dile kolay. Bunu düşünmek, arzulamak ve topluma taahhüt etmek bile başlı başına bir olay. Gerçekleşmesi muhteşem olur. Umarım ve dilerim ki herhangi bir aksama olmaz ve yüz okul vaadi gerçekleşir.
n
n
n
n Bu “gönlü kasasından zengin adam” bizim hemşerimiz Galip Öztürk’tür. Bir Samsunlunun ve bir tanıdığımın, bir dostumun “Türkiye’nin gönlü en zengin” on altı insanı arasına girmesinden de mutluyum. Onu bu gönül zenginliğinden dolayı kutluyor, kasası ondan daha dolu olan tüm zenginlerimizin gönlünün de onun gönlü kadar zenginleşmesini diliyorum.
n
n
n